Yaşamın Ders Niteliğinde Anları
Gürcan Banger
Yaşamda sonlar yok. Başlangıç ve bitişler sadece bizim koyduğumuz basit işaretler… Yaşam, sürekli bir akış… Bir andan ötekine biteviye akıyor. Bazı anları son, bazılarını başlangıç olarak algılayan biziz. Yaşam, her koşulda kendini yeniden üretiyor. Umutsuz olmanın gereği yok. Toplumun kanalizasyonunda veya kral dairesinde; her şart altında yaşam, kesintisiz akmaya devam ediyor.
Hepimizin yaşamında ders niteliğinde anlar var. Önemli olan, o andan gelecek için öğütler ve öneriler üretebilmekte. Her birimizin bu tür anlarda kullandığı mihenk taşı farklı olduğundan aldığımız dersler de farklı oluyor. Aynı olayı izlediğimizde bile farklı sonuçlar çıkarabiliyoruz. Her insanı kendi başına albenili yapan özellik de bu olsa gerek.
Ama bir noktayı gözden kaçırmamak gerekir. Herkesin kendi mihenk taşı var. Bu nedenle dünyayı algılamada ve ona tepki vermede farklılıklar oluşuyor. Ama insanların mihenk taşı nitelikleri de bir değil. Bir yaşam zenginliği yaratmış kişilerin bunu, dünyayı ve yaşamı algılamalarına yansıttıklarını da gözlüyoruz. İyi yaşam dersleri almış ve çeşitliliğe ulaşmış kişilerin yaşama ilişkin tutum ve davranışlarındaki zenginliği de gözlüyoruz. Yaşamda bilgelik düzeyine erişmekle sıradan ve genel kalıplara sıkışmış bir kişi olarak yaşamak arasındaki fark bu olsa gerek.
Yaş ve deneyim
Bazı insanlar yaş ile deneyimi bir tutarlar. Bunun nedeni pek çok kişinin deneyim ve birikimi, ancak yılların akışı içinde edinmesidir. Hâlbuki yaşam hakkında birikimli olmanın tek kriteri yaşlanmak değildir. Üzerinde durulması gereken nokta, yaşamı ciddiye alıp ondan gerekli dersleri ve öğretileri çıkarmaktır. Bu dersler ise sonuçta yaşama nasıl dokunup tepki vereceğimiz konusunda yeni bir yaklaşıma yol açar.
Zor veya kolay bir durum karşısında kalabiliriz. Bizi açmaza veya zora düşüren olayların içinde olabiliriz. Burada önemli olan, bu gerçeklere nasıl yaklaştığımızdır. Olumsuz bir yaklaşım kolay bir durumu bir kriz haline dönüştürürken, doğru bir yaklaşım zor bir durumun kilit anahtarı olabilir. Yapan da yıkan da pek çok durumda bizim yaklaşımımızdır.
Bugün içinde olduğumuz iyi ya da kötü durumun temellerini geçmişimiz oluşturur. Geçmişte, hiç kuşkusuz bizi üzen ya da mutlu eden gelişmeler olmuştur. Ama geçmişimizi değiştiremeyiz. Yapabileceğimiz ondan iyi dersler çıkarmak, geleceğe umutla ve iyi niyetle bakmaktır.
Yaşamda başınızdan çok sayıda olumsuz olay geçtiğini düşünebilirsiniz. Kendinizi şanssız bulabilirsiniz. Kötü olayların daima sizi bulduğunu düşünebilirsiniz. Bunda haklılık payınız da olabilir. Ama unutmayın ki; yaşam karşısında değiştirebileceğiniz tek gerçek, sizin ona olan yaklaşımınızdır. Yaşamınızda olup bitene bir bakın. 20-80 diye bilinen Pareto Kuralı’nın geçerli olduğunu göreceksiniz. Olumsuzlukların yüzde 20’si sizin etkiniz olmadan doğrudan başınıza gelenlerse, kalan yüzde 80’i sizin olumsuz tepkilerinizden kaynaklanmıştır. Yaşam bir aynadır. Nasıl davranırsanız benzer tepkiler alırsınız.
İnsan deneyimleri
İnsan – makine sistemlerinde zor olan, insanla ilgili sorunları aşabilmektir. Teknik kişilerin fazlasıyla gözden kaçırdıkları unsurların başında gelir insan faktörü. Genel anlamda; bazı kişiler sistemin içindeki insanı dikkate almayı unuturken, pek çoğu da insanla ilgili konuları gereğinden fazlaca abartırlar.
Bir sistemde insan varsa, insanlar arası ilişkiler varsa; bu sistem, sadece bu özelliklerinin olmasından dolayı bazı zorluklar içerir. Bu nedenle insanlar arası ilişkiler söz konusu olduğunda, böyle bir iletişim sisteminde insan olmaktan kaynaklanan özel ve duyarlı noktalara özen göstermek gerekir.
Bugünün kişisel gelişim uzmanları, bazen ilgi alanlarını abartarak tümüyle bir mühendislik haline getirmeye çalışıyorlar. İnsanların makineler veya fizikî sistemler gibi istenilen biçimde düzenlenemeyeceği gerçeğini bilerek ya da farkında olmadan gözden kaçırıyorlar. Bugünün kişisel gelişim, danışmanlık ve eğitim uzmanlarının yaptıkları en temel hatalardan birisi budur.
İnsan mühendisliği mi?
İnsan mühendisliği diyebileceğimiz bir dal, bize birtakım kolaylaştırıcı gelişim araçları sunabilir. Bunları kullanarak yaratıcılığın bazı sorunlarını aşabilir, eğitimde iyileşmeler sağlayabilir ve bazı problemlerimize daha kolay çözümler bulabiliriz. Ama insan mühendisliği, insanın bir bilgisayar gibi programlanması anlayışına dönüşmemelidir. Çünkü kişisel gelişim alanında pek çok durumda insanlar için bir bardak su ile yutulabilecek basitlikte ilaçlar üretmek mümkün değildir. Bana sorarsanız doğru da değildir. İnsan makineleşmemeli; insan, kendisini farklılaştıran kimi gizemli özelliklerini yitirmemelidir.
İnsanlar için tek ve standart çözümler olduğuna inanmıyorum. Bir toplum içinde yaşamanın aynılaştırıcı kuralları olmakla birlikte, her insanın kendi farklı doğruları olduğu kanaatindeyim. Bu doğrular, bir anlamda da onun farklılığının kanıtlarını oluşturuyor. Dolayısıyla seçilmiş bir insanla ilişkin konularla ilgilenirken, bir örnek olayın incelenmekte olduğumuz ayrıntısı gözden kaçırılmamalıdır. Özeli genelleştirmemek gerekir.
Farklıyız
Nasıl ki, her birimizin farklı fiziksel ve ruhsal özellikleri var; benzer biçimde hepimizin kendine özgü bir yaşam biçimi var. Yanlışlar ve doğrular konusunda başka insanlara nasihat verebildiğimiz halde, sözü edilen hataları kendi yaşamımızda tümüyle sonlandıramıyoruz. Geçtiğimiz günlerde şöyle bir yazı okumuştum: “Bir kişinin açık saçık resimlere bakması, onun pornografiye karşı olamayacağı anlamına gelmez” diyordu. Bunu söylerken sadece hepimizin kendimize özgü hatalarımız olabileceğini ve bunlara ilişkin farkındalık geliştirebileceğimizi, ama çözmenin hiç de söylendiği kadar kolay olmadığını vurgulamak istiyorum. Terzinin kendi söküğünü dikemediği gibi; başka insanlara yönelttiğimiz öğütlere karşın, kendi sorunlarımızla gayet iyi ilişkiler içinde yaşamayı sürdürebiliyoruz. Böyle durumlarda öğütçülerin de başka öğütçülere ihtiyacı olabiliyor demek ki…
Her insan, bir deneyim hazinesidir. Olumlu veya olumsuz her deneyim, bizim için ışık veren, aydınlatıcı bir rehber oluyor. Önemli olan, kendi deneyimlerimizden doğru dersleri kendimizin çıkarabilmesi ve bu dersin değişime neden olabilmesidir. Eğer hocamızın söyledikleri, bizim daha iyi bir yaşama doğru yürümemiz için yardımcı oluyorsa, biz de onun hatalarını işaret edebilir ve ona katkı koyabiliriz.
Son söz: Yaşam iletişimdir. Okuyabilen için yaşam deneyimlerin romanıdır.