Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi *** YENi ***
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
Eskişehir, tarih ve kültür değerleri açısından önemli bir şehir… Kendi ölçülerinde bazı doğal zenginliklere sahip… Son yıllarda termal su potansiyeli yavaş yavaş yatırım gündemine gelmeye başladı. Bunların tümü, bir arada değerlendirildiğinde; bir kent turizmi perspektifinde Eskişehir’in turizm piyasalarından alabileceği paylar söz konusu olabilir. Ama yerel potansiyelin küresel yönelimlere uygun olarak değerlendirilmesi kaçınılmazdır.
Bu sıralar kimi zaman belediyelerden birisini alkışlama ihtiyacıyla ya da hafta sonlarında kente gelen günü birlik ziyaretçilerin yarattığı heyecanla bir turizm sevdası oluştu. Ama ne yazık ki; henüz kentin tüm paydaşlarına yaygınlaştırılmış bir turizm vizyonu yok. Kamunun değişik birimlerinde yapılan çalışmalar ise gene kamunun ilgi ve bilgisinde kalıp paylaşılarak yayılma şansı bulamıyor. Eğer kent ekonomisi, turizmden gelir elde etmek istiyorsa bunu uzun soluklu, sürdürülebilir ve katma değerleri programlara bağlamak gerekir.
Türkiye’de değişen turizm
Türkiye’ye gelen yabancı turist yaşı ortalamasının yükseldiği anlaşılıyor. Önümüzdeki dönemde 65 yaş ve üzeri turistlerin bu pazarda daha fazla pay alacağı ifade ediliyor. Buna bağlı olarak söz konusu yaş grubunun turizm çeşitlemesinde yeni türlerin daha popüler olmasına neden olacağı görülüyor. Örneğin önümüzdeki yıllarda otantik beklentilerin öne çıkması bekleniyor. Orijinal kültüre dayalı aktiviteler içeren turistik turlara katılımda büyüme öngörülüyor.
Bu ana yönelimin bize verdiği işaretlerin neler olduğuna bakalım. İlk işaret, doğa ve kültür varlıklarımızın korunmasındaki hassasiyetin artması gereğidir. Özellikle tarihî geleneksel konut yapısının korunması ve ihtiyaç olduğu durumlarda restorasyonun yapılarak kullanıma sunulması özel önem arz etmektedir. Bu işaret, neden Odunpazarı geleneksel yerleşiminin veya Türk – Anadolu mimarisinin örneklerinden olan Sivrihisar evlerinin önemli ve değerli olduğunu ifade etmektedir. Sadece Odunpazarı’ndaki sivil mimari örnekleri değil, geleneksel çarşı niteliğindeki Taşbaşı Bölgesi ve en azından tescillenen fabrikaların da bir an önce hem fizikî hem işlev hem de dış mekân anlamında Odunpazarı gibi projelendirilmesinde yarar bulunmaktadır. Taşbaşı’nda bu türde yapılacak bir uygulama çarşı esnafına da hareketlilik kazandıracaktır, kazandırmalıdır.
Kopya kent
Bir diğer önemli nokta ise taklit, özenti ve kopya (kitsch) kentsel uygulamalardan uzak durulması gereğidir. Çünkü yeni turistler farklılığı, özgünlüğü, yerelliği ve doğallığı görmek amacıyla gelmektedirler. Kendi ülkelerinde bizim taklit etmeye çalıştığımız kentsel görünümlerin çok daha iyileri vardır. Eskişehir, bir Türk – Anadolu yerleşimi olarak Eskişehir gibi olmalıdır. Viyana, Strazburg veya Londra olmaya çalışmak şehrimizi asla cazip kılmaz. Viyana, en iyi Viyana’da yaşanır; Eskişehir’de değil. Bir şehir, konutlarından anıtlarına, sokaklarından doğal çevresine kadar kendisi olmak durumundadır.
Yeni yönelimlerin bir diğer işareti, kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarımızı acilen hatırlamamız gereğidir. Eskişehir, tarih boyunca lületaşı ile ünlü olmuştur. Bu yöreye gelen seyyahların neredeyse tamamı lületaşından söz etmişlerdir. Ama Eskişehir’in el sanatları envanteri lületaşından ibaret değildir. Gümüş işçiliğinden bez dokumacılığına kadar çok çeşitli el sanatlarına sahip olduğumuzu biliyoruz. Bunların bazıları giderek unutulmaktadır. El sanatları konusunda yeniden canlandırmadan ticarileştirmeye kadar ciddi bir programa ve koordinasyona ihtiyacımız var. Özellikle el sanatları ürünlerinin yurt dışında -örneğin yabancı ülkelerde yapılan ticaret fuarlarında- pazarlanmasına yönelik girişimler yapmamız gerekli…
Turizm konusunda yapılan her toplantıda günlük doğa ve kültür turlarından söz ederiz. Ama ne yazık ki, bunların tanıtımı ve pazarlanması konusunda ciddi aşamalar kaydedemedik. Yeni turizm, Türkiye için olduğu gibi Eskişehir açısından da yeni fırsatlar üretmektedir.
Yeni Açılımlar
65 yaş ve üzeri grupta tüm dünyada turizm lehine bir hareketlenme var. Bu yaş grubu, özellikle kültürel ve temalı alanlarla ilgileniyor. Benzer bir gelişme de 18 -35 yaş grubunda oluşmakta. Şimdiye kadar deniz ve güneş turizmini tercih eden bu grubun da giderek orijinalliği olan kültür, doğa ve tema turizm türlerine yönelmeye başladığı anlaşılıyor.
Genel anlamda tüm dünyada turizm destinasyonu olarak doğaya bir yönelme olduğunu söyleyebiliriz. Buradaki tek koşul, bozulmamışlık olmak gibi görünüyor. Dünyanın korunabilmiş köşeleri dünya turizminin giderek daha fazla ilgisini çekiyor. Bu bağlamda doğa yürüyüşlerinden bisiklet turlarına, yemek festivallerinden foto safarilere kadar iyi düzenlenmiş etkinliklerin artan cazibesinden söz etmek mümkün.
Sağlık turizmi
Son yıllarda sağlık turizminin dünya toplamından aldığı pay hızla artmaya başladı. Bunda gelişmiş ülkelerdeki sağlık hizmetlerinde oluşan sorunların da etkisi var. Öncelikle maliyetleri düşürmek isteyen sağlık sigortası şirketleri, daha uygun fiyatlar veren ülkelere yöneliyorlar. Diğer yandan hastalar da hijyen ve kaliteden emin oldukları durumda farklı ülkeleri tercih etmekten çekinmiyorlar. Kendi ülkelerinde uzun süre randevu beklemek yerine bir başka ülkede sağlık hizmeti almaya razı oluyorlar. Hele bu avantaj, doğa ve kültür temaları ile birleştirilebilirse bir sağlık sorunu, bir turistik gezi haline dönüşebiliyor.
Eskişehir’in insanî gelişmişlik endeksinin yüksekliğini biliyoruz. Şehrin özellikle eğitim ve sağlık kuruluşları açısından bazı avantajları var. Tasarlanan yeni sağlık yatırımları ile birlikte termal sıcak su imkânlarının da değerlendirilebileceğini düşündüğümüzde, Eskişehir’in dünya sağlık turizmi pastasından yeterli payı alması işten bile değil.
Ülkemizde termal sıcak su üzerine kurgulanmış yatırımlarda ciddi hatalar yapılıyor. Dünya pazarını yeterince değerlendirmek için termal sıcak su yatırımlarının, SPA (kür ve tedavi merkezi) türünde işletmeler olması gerekiyor. Sadece konaklama yeri yapmak, boşuna yatırım olarak kalıyor.
Sıcak su kaynaklarının çevresindeki yatırımlar içinde tabii ki, seçkin (çok yıldızlı) konaklama imkânları bulunacaktır. Ama böyle bir kompleks içinde hastane olanağı sağlanmadığı sürece otel yatırımının da fazla anlamı olmayacaktır. Mevcut uygulamalardan olmadığı da gözleniyor. Bu nedenle termal su kaynaklarının büyük ölçekli planlanmasında tüm aktivite ve fonksiyonların birlikte düşünülmesi gerekiyor. Eskişehir’in Kızılinler Köyü ve çevresi, son çalışmalarla birlikte yukarıdaki özelliklere uygun olarak değerlendirilebilecek bir imkândır. İzmir Balçova yapılanması, doğru termal tesis yatırımları açısından güzel bir örnektir.
Tanıtım eksikliği
Ülkemizde turizmin ana sorunlarından birisi, tanıtım eksikliği ve pazarlamadaki zafiyettir. Yukarıda sözünü ettiğim sağlık turizmi bu konuda net bir örnek oluşturuyor. Dünya turizm pazarının yapılanmasını incelediğimizde; Internet tabanlı tanıtım ve pazarlamanın giderek yaygınlaştığını görürüz. Ulusal ve yerel düzeylerde bizim de bu gerçeği daha fazla değerlendirmemiz gerekir.
Son söz: Turizm ekonomisi vizyon, plan ve program gerektiren ciddi bir iştir.