Yeni Kent Ekonomisinde Ayakta Durmak
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
Sık Kullanılanlara Ekle
Hayallerimizin pek çoğu gelecek ile ilgili… Bugün eksikliğini ya da zafiyetini duyduklarımızın gelecekte farklılaşacağını hayal ediyoruz. Nerede hangi koşullarda yaşarsak yaşayalım, her birimizin gelecek ile ilgili bir tahayyülü var. Ama o geleceği nasıl öngörüp fırsatları yakalayacağımız hakkında fikri olanımız pek fazla değil. Bu durum, şanssız olduğumuzdan veya kötü kaderimizden dolayı değil. Çoğu zaman yaşama nasıl yaklaşacağımız konusunda eksiklik ve zayıflıklarımız olmasından kaynaklanıyor.
Geleceğin ipuçları yaşamın içinde…
Yaşamda karşımıza çıkan fırsatlar ve tehditler, bize önceden bazı ipuçları veriyor. Ama bunları yakalayabilmek için farkındalık gerekli. Örneğin toplumun geçirdiği değişim, her zaman kendini bazı göstergeler ile açığa çıkarıyor. Sosyal değişimin şifresini çözebildiğimizde; yeni iş fırsatları olduğu kadar başka yaşamsal unsurları da yakalama şansını elde edebiliyoruz.
Yaşamdaki değişimin öncüllerini görmek, evde oturup düşünmekle veya masa başında hayal kurmakla olacak iş değil. Gezilerden Internet araştırmalarına, medya haberlerinden değişik çevrelerde yapılacak izlemelere kadar çok değişik iletilim olanaklarını denemek gerekli.
Pek çok durumda gerçekler, ayrıntılarda gizlidir. Bunu değişimin ayrıntıları için de söyleyebiliriz. Dolayısıyla kimi zaman ana hatları, bazen ayrıntılara odaklanmak gerekir. Bazı durumlarda bütünü parçalara bölerek, bazen ağaçları bir orman bütünlüğünde algılayarak, yaşamın farklı görüntülerini incelemek yarar sağlar. Örneğin yeni bir ürünü hangi yaş katmanına satabileceğinizi kavramak için toplumu yaş dilimleri halinde düşünmek faydalı olur. Böylece sağlıklı bir piyasa analizine ilk adımı atabilirsiniz. Kimi zaman bir bütüne parçalar halinde bakmak yanıltıcıdır; parçaların oluşturduğu bütünü görmek gerekir.
İnsanı farklılaştıran gizem
İnsan olarak bizi farklılaştıran sırların en önemlisinin beynimizle ilgili olduğunu sıklıkla hatırlamalıyız. Çünkü değişimin ve yeniliğin hikâyesi insan beyninde başlar. Bu nedenle insanın zihinsel gelişimi, yukarıda sözünü ettiğim fırsatları yakalamak ve tehditlerden uzak kalmak için anahtar önemdedir. Kişi, zihinsel becerilerinden yararlanarak yeni fikirlerin üretilmesinde kendini geliştirmelidir.
İnsanın kendisinde pek çok beceri ve birikim olduğuna hiç kuşku yok. Başarıyı yakalamak için kişi, kendi güçlü ve zayıf yanlarını iyi bilmek zorunda. İyileri geliştirirken, kötüleri de iyileştirmeyi başarmak durumunda. Ama asla unutulmamalı ki; fırsat ve tehditlerin büyük bölümü, çevreden geliyor. Bu nedenle çevrenin yapısını, koşullarını ve işleyişini iyi kavramak gerekiyor.
Eğer toplumla ilgili bir iş yapıyorsanız, örneğin nüfusun yapılanması konusunda gerekli yetkinlikte olmanız gerekiyor. Örneğin pazarlama gibi bir iş için bu bilgilenme kaçınılmaz önemde… Keza siyasetle veya sivil toplum çalışmaları ile ilgili çalışmalar yapıyorsanız, yine ilgilendiğiniz topluluğun demografik ve kültürel özelliklerini bilmeniz gerekiyor. Özetle; yeni fırsatlar yakalamak için yakın ve uzak çevrede neler olup bittiğini anlamak zorunlu… Aynı şekilde ayağımızın kayıp yere düşmemek için yine çevreden gelecek tehditler konusunda uyanık olmamız şart.
Bir noktaya daha işaret ederek bitireyim. Her ne kadar ayrıntılar önemli ise de genelde her zaman diliminde egemen olan bazı yönelimler mevcuttur. Bu nedenle yaşadığımız ortamı ve zaman sürecini belirleyen ana etkenlerin farkında olmak, resmin önemli bir bölümünü görmek için yeterlidir.
Kent ekonomisi
Eğer bir semtte tek ama kaliteli pasta fırını sizinki ise vatandaşlar pasta ihtiyaçlarını büyük ölçüde fırınınızdan karşılayacaklardır. Sizin bu fırın aracılığı ile bir ihtiyacı karşılamanız yanında bir boşluğu doldurduğunuz da söylenebilir. Hâlbuki fırınınız, o beldedeki 10 tane fırından biri ise bu durumda pazarı diğer dokuz fırınla paylaşıyorsanız demektir. Ayrıca diğer fırınların rekabetçi girişimlerine karşı da mücadele etmeniz gerekecektir. Hele insanların tasarrufa yönelip talebi kıstıkları bir kriz döneminden söz ediyorsak piyasa koşulları çok daha ağır olacaktır.
Ölçüsü ne olursa olsun; pazarda kalıcı olmanın yolu, bir farklılık yaratmaktan ve bir nişi doldurmaktan kaynaklanan katma değer ile ilgilidir. Farklılık yaratamayan ve bağlılık yaratacak biçimde bir nişi doldurmayan işletmelerin katma değer yaratamayıp hızla küçülmeleri ve piyasadan silinmeleri şaşırtıcı değildir.
Ekonomik işletme olarak kent
Bir kent de büyük bir ekonomik işletme sayılır. Bu nedenle ekonomik olarak sürekliliği sağlayabilmesi için bir kentin de farklılık yaratması ve en az bir nişi doldurması gerekir. Eğer iç ya da dış pazarlarda kentin ciddi rakipleri varsa, o kentin ekonomisi rakiplerin rekabetçi davranışlarından büyük ölçüde etkilenecektir. Hele; kriz dönemlerinde kent ekonomisinin kaybı çok daha büyük olacaktır.
Kentlere ilişkin niş ekonomilere bazı örnekler verebiliriz. Örneğin Orta Avrupa’nın bazı kentlerinde termal turizm son derece gelişkindir. Bu şehirler doğal termal kaynaklarını tıp ve teknoloji ile birleştirerek kendi farklılıklarını yaratmışlardır. İsimlerini bir çırpıda sayıverdiğimiz pek çok kent ise tarihi ve kültürel varlıklarını koruyarak (söz konusu kentin, dünyanın diğer kötü örnekleri gibi sıradanlaşmasının önüne geçip) geleneksel özellikleri öne çıkarak bir turizm nişi yaratmışlardır. Yine bazı kentler bilim, teknoloji ve ar-ge ile, başkaları ise doğal özellikleri ile farklılık yaratmayı başarmışlardır.
Kentsel gelişim ve değişim
Kentsel gelişime, Türkiye’nin ümit veren kentleri açısından baktığımızda, bazı noktalara dikkat etmemiz gerektiğini kavrıyoruz. Bu unsurların başında kentin sıradanlaştırılmasının önüne geçilmesi geliyor. Kentsel mekânın bir beton, asfalt ve plastik yığını haline dönüştürülmemesi ve geleneksel dokunun korunması önemli. Bir başka deyişle; kentin tarihi, kültürel, mekânsal ve insani özelliklerini kaybetmemesi zorunlu bir ihtiyaç…
Diğer yandan; kentsel ekonomi ve işletmelerin, yeni niş ürün ve pazarlar oluşturacak biçimce zihinsel faaliyetlerle desteklenmesi gerekiyor. Kentsel ürünlerin mevcut bir nişi tespit edip doldurması ve devamla bağlılık yaratması, kent ekonomisinin sürdürülebilirliği açısından önem taşıyor.
Bir işletmenin ekonomisini iyi yönetmek, öncelikle işletmenin sahiplerine ve yöneticilerine bağlıdır. Kobi niteliğindeki pek çok işletme, çoğu zaman tek kişi tarafından yönetilir. Ama bir kent ekonomisinin yönetimi, bir işletmeyi çekip çevirmek kadar kolay değildir. Küçük bir işletmede emir-komuta zinciri kolaylıkla işlerken, kent ekonomisinde katılımcı, özendirici ve teşvik edici yöntem ve teknikler kullanmak gerekir. Bu ise paylaşılmış vizyon, gelecek tasarımı ve kolektif akıl oluşturma ile ilgili bir konudur. Özetle; kenti geleceğe doğru yönlendirmek, bir firmayı yönetmekten çok daha zordur.