Bir Garip Kent Anlayışı

PAYLAŞ: ... facebooktwittergoogle_plusredditpinterestlinkedinmailby feather
PrintFriendly and PDFYazdır

Bir Garip Kent Anlayışı

Gürcan Banger

En silik mürekkep bile en sağlam bellekten daha kalıcıdır. Bu nedenle yazmak, kayıt tutmak lazım. Yazdığınızda geçmişe dönüp ne demiştim diyebilme şansınız var. Neyi yanlış neyi doğru söylemişim diyerek kendi düşünsel süreçlerinizi değerlendirme –bir anlamda durup soluk alma- fırsatınız oluyor. Aşağıda okuyacağınız satırların bulunduğu bilgisayar dosyasının etiketinde 2005 tarihi var. Belki de çok daha önceleri yazmış olabilirim. Hiç kuşkusuz; bu görüşlerin oluşması daha da eskilere ait… Bir kentin algısının yazmaya meraklı bir insanın zihninde neler yarattığına dair bir örnek… İlginç bulabilirsiniz. Değiştirmeden o tarihlerde yazdığım şekliyle…

Maziye Akıp Giden Şehir

Yaşı 40’ın üzerinde olanlar daha kolay hatırlayacaklardır. Bir zamanlar önce buzdolabı, sonra televizyon ve video gösterici evin baş köşesinin mobilyasıydı. Hali vakti yerinde olmanın ve modernliğin işaretçisiydi bunlar. Evin diğer köşelerindeki yaşam fazla değişmese de… Bir yanımız Batıya dönmüş, diğer yanımız Doğuya bakar haldeydi.

Bu örneği eleştirmekten öte, sadece bir sosyal dönüşümün belirtisi olarak anlatıyorum. Gelmek istediğim asıl nokta, benzer bir durumun kentte yaşanıyor olması. Kentin dış semtlerinde, görece daha düşük gelirli ailelerin yaşadığı bölümlerinde temel alt yapı ihtiyaçları henüz giderilmemişken, kentin (deyim yerindeyse) baş köşesine kopya heykeller, perforje parmalıklar, saksıda palmiyeler koyarak bir modernizm miti yaratmaya çalışıyoruz. Konu komşu, gelen giden, “nice hali vakti yerinde” bir kent olduğumuzu görsün diye…

Eskişehir’de Odunpazarı’nın bir bölümünü saymazsak; neredeyse geleneksel yerleşimi tümüyle yok ettik. Geleneksel kentin yerini kalitesiz beton yapılarla doldurduk. Bu yokedici etik-dışı süreçte yükselen kent rantının ve bundan pay almak isteyen talancıların, tabii ki birinci elden payı var. Yerel kent yöneticileri de her dönemde (bilinçli veya bilinçsiz) rantın paylaşılmasının bir parçası oluyorlar. Ama “okumuş” mimar ve mühendislerimizin, kent plancılarımızın (nedeni ne olursa olsun) bu talan karşısındaki suskunluklarını mazur görmemiz, onları bağışlamamız mümkün değil.

Odakta kim / ne var?

Toplam kalite yönetimi (TKY) adı verilen yaklaşımın rüzgarları hala esiyor. Bu tezin ana fikri, müşteri odaklılık idi. Bu rüzgarı, (evrensel entelektüel etkilerle) İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki hümanist rüzgarlarla birleştirip insan odaklılık diye bir kavram geliştirdik. O kadar sevdik ki insan odaklı olmayı; bu konuyu biraz fazla abarttığımız bile söylenebilir.

Derken kentlerin insan odaklı olması gerektiği gibi bir fikre saplanıp kaldık. BU saplantının ardından (ve tabii yanı sıra) konformizm (kolaycı faydacılık) geldi. Yüksek ve çok katlı iş merkezleri, dev alışveriş yapıları, gökdelenler peşpeşe aktı. Eskişehir’de de bu yönelimin eli kulağında. Muhtemelen 5 yıl sonra bu kente gelenler, Eskişehir’i bir başka kentten ayıramayacak ve bildikleri Eskişehir’i hatırlamakta zorlanacaklar. (En komiği de; kimileri bu pervasız değişimi “çağdaşlaşma” kabul edecek.)

İnsan odaklılık demiştim. Büyük bir olasılıkla kentin insan odaklı olması gereğini, geçmişte ben de yazmışımdır. Ama sanırım insan odaklılık demeye çalıştığım şey, bu gördüğüm gidişat değildi. Muhtemelen insanî bir kentsel yaşam ortamından söz etmeyi istemiştim. Kent mekanında tüm canlıların sosyal ve doğal bir denge içinde yaşadıkları bir ortamın vazgeçilmezliğini özleyerek yazmış olmalıyım.

Özetle; kent yaşamının paydaşlarının tümünün (kent hukuku çerçevesinde) insanca yaşam hakları olmalı. Eğer kent mekanında nefes alma zorluğu çeken canlılar varsa o mekanın kent olduğundan kuşku duymak gerekir.

Kenti algılamak

Kentte yaşayanlar, kentin geleceği hakkında söz sahibi olmalıdırlar. Fikren doğru ama fiziksel olarak gerçekleştirmesi kolay değil. Özellikle yurttaşların seçimden seçime hatırlandığı ve işlerin vekalet (temsil) sistemi ile yürütüldüğü bizimkine benzer ortamlarda halkın talep ve özlemlerinin yönetime yansıması mümkün olmuyor. İpi, kent yerel yöneticileri ellerinde tutuyorlar. Dolayısıyla kent yöneticilerinin algı yetenekleri, vizyonları ne denli gelişmişse sonuç da bunun bir ifadesi oluyor. (İlin gerek Ankara’daki, gerekse yereldeki seçilmişlerine bakarak siz kendiniz karar verin. Birilerinin ne birikim ne yeterlilik olarak kentsel vizyonla ilgisi yokken kent, bazılarının kişisel tatmin aracı veya oyuncağı haline dönüşmüş.)

Son çeyrek yüzyılda “hizmet üretmek” diye anılan bir yaklaşım “peydah” oldu. Büyük binalar dikmek de yerel yöneticilerin “yüksek değerli hizmetlerinin” bir göstergesi olarak algılanıyor. Bir anlamda kente ilişkin değer yargıları değişti. (Eskiden “adam gibi” değer yargıları var mıydı derseniz, buna da fazla söyleyecek sözüm olmaz doğrusu.) Önce kesme taştan yapılmış geleneksel yolların üstüne asfalt dökerek başladık. Sonra “mail-i inhidam” iddiasıyla geleneksel ve tarihi yapıları yok etmeye başladık. Şimdilerde de kent rantının yeni tezahürleri ve paylaşımı adına kent mekanının elde kalanını talan edip (yerli / yabancı) birilerine peşkeş çekiyoruz.

Bir kent yöneticisinin aklı, o kentin entelektüel çevrelerinin akılları toplamından fazla olamıyor. Bu entellektüel çevreler de suskun olunca ya da (siyaseten ve/veya ekonomik olarak) sistemle bütünleşince kent mekanındaki olumsuz gelişmeler “insan odaklı” olmaktan çıkıp “rant odaklı” olmaya devam ediyor. Ne diyelim! Kabahatin çoğu bizde…

Son söz: Aradan bunca zaman geçtikten sonra sizce şu an işler nasıl gidiyor?

İZLE: ... facebooktwittergoogle_pluslinkedinrssyoutubeby feather

duyguguncesi hakkında

Gürcan Banger, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ mezunu. Elektrik yüksek mühendisi (opsiyonu bilgisayarlı denetim). Halen iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik gibi konularda kurumsal danışman ve eğitmen olarak çalışıyor. Düzenli olarak kendi bloglarında ( http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net ) yazıyor. Köşe ve dosya yazdığı gazete ve dergiler var.
Bu yazı Değişim, Eskişehir, Kent, Kent ve Kentleşme, Kentleşme kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>