Yaşam Kalitesini Öğrenme ile Artırmalı

Print Friendly

Yaşam Kalitesini Öğrenme ile Artırmak

Yaşam Kalitesini Öğrenme ile Artırmalı

Gürcan Banger

Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
Sık Kullanılanlara Ekle

Günümüzün belirgin yönelimlerinden birisi, eğitimin yaşam boyu haline dönüşmesidir. Sadece okulda alınan eğitim – öğretim ile yetindiğinizde büyük bir hızla bugünü ve geleceği kaybediyorsunuz. Diğer yandan kaliteli yaşam fırsatları da alınacak eğitimin içeriği ve kalitesi ile çok yakından ilintili…

Yaşam kalitesi

Kalite, iş dünyasında müşteri ihtiyaç, talep ve beklentilerine uygunluk düzeyi demektir. Bu uygunluğun derecesi ne denli yüksek olursa o işi yapanın ve ürettiği mal ile hizmetlerin o kadar yüksek kalitede olduğu söylenir.

Bu anlayışı yaşamın tüm alanlarına yayarak da ele alabiliriz. Örneğin insanın ‘kaliteli’ olması çevresine nasıl yaklaştığı, ne tür bir tepki modeli olduğu ile ilgilidir. İnsanın yaşam çevresinin en önde gelen unsurlarından birincisi kendisidir. Dolayısıyla kendisi için ne istediği ve beklediği ile bunu ne denli yerine getirdiği, insanın öz-kalitesinin belirleyicilerinden birisidir. Bu nedenle insanın kendisini geliştirmek için yaptıkları ile çevresi için yaptıkları arasında bir paralellik olmak zorundadır. Kendi gelişimi için emek ve zaman vermeyenin, çevresine katkısı olacağını söylemek zordur.

Tatmin kalitesi

Bir şirketin tanıtım amacıyla kullandığı bir sloganı hatırlıyorum: “Sizi ilk sıraya koymak bizi birinci yapar.” Bu güzel cümle ile iki tür mesaj verilmekte. Birincisi; müşteriye ve çevreye verilen önem ve değer ifade ediliyor. İkinci olarak ise bu değeri verebilmek ve gerekli olan müşteri sadakatini sağlayabilmek için kendini geliştirmesi gerektiği konusunda taahhütte bulunuyor. Böylece hem kendini geliştirmek hem de çevresine kadar saygılı ve sorumlu olmak konusunda bir sosyal sözleşme ortaya konmuş oluyor.

Yukarıda andığım tanıtım sloganındaki ikilemeye dikkat edin. Başkalarına daha iyi bir yaşam için verilen söz, aynı zamanda kişinin kendi yaşamını da iyileştirmesi gereğini ortaya koyuyor. Sanırım; kaliteli bir yaşam adına kazan-kazan anlayışını anlatabilmenin güzel bir şekli.

İngiliz roman, oyun ve öykü yazarı W. Somerset Maugham şöyle diyor: “Yaşamın eğlenceli yanlarından birisi de şudur: En iyi dışındakileri kabul etmeyi reddedersen çoğunlukla onu elde edersin.” İnsanın kaliteli bir yaşama ulaşmasının ilk ilkesi, kendi şiçin ve çevresi için kaliteli olmayanı kabul etmemektir. Dolayısıyla kalite için mücadele etmek hem birey hem de çevre açısından işin başlangıcı sayılır.

Yaşam Kalitesini Öğrenme ile Artırmak

Kaliteli yaşamın engelleri

İnsanı kaliteli bir yaşam yolundan uzaklaştıran faktörler arasında tembelliği, kolaycılığı, kayıtsızlığı, duyarsızlığı, adam-sendeciliği ve ucuzculuğu saymam gerekir. Yaşam kalitesinin odağında insanın kendisi var. Bu nedenle bireyin kaliteli yaşam savaşı, öncelikle kendini kaliteli hale getirmesi ile ilgilidir.

Bireyin kendi kalite mücadelesi, sadece gelir düzeyine indirgenmemeli. Kişi sosyal ve kültürel yaşam boyutunda da kalite uğraşı içinde olmalı. Şu da bir gerçek ki; içinde bulunduğumuz yüksek ivmeli yaşam akışı, kendini geliştirmeyi bir yandan zorunlu kılarken artan seçenekler doğru tercihler yapmayı da zorlaştırıyor.

Hiç kuşkusuz; yeterli gelire sahip olmak önemlidir; çünkü insanlar iyi yaşamayı hak ederler. Ama kişinin kendi yaşamına sadece gelir açısından bakması, onu borsada bir hisse senedi düzeyine indirgeyebilir; bu yanlışa savrulmamak için dikkatli olmalı. Yaşamdaki başarı öykülerini incelediğimizde; kaliteli yaşam düzeyini yakalamış olanların gelir dışında başka faktörlerde de başarılı olduğunu görürüz.

Tembellik kolay ve çekicidir. Mücadele zor görünür. Ama unutmamalı ki; kaliteli olana erişmek için emek ve zaman harcamak gerekir. Gündüz güneşin, gece ise ay ve yıldızların altında hiçbir şey tesadüfî değil.

Bilginin kaynağı

Erişmek istediğimiz bilgilerin bir bölümü kitaplarda bulunur. Ama bu kitaplardan edinemeyeceğimiz yaşamsal bilgiler de var. Bunları aile büyüklerimizden, kanaat önderlerinden, bilgelerden veya iyi öğretmenlerden ediniriz. Kendi adıma; bir sorunun cevabının bilinemeyebileceğini iyi bir öğretmenimden öğrenmiştim. Derste sorduğum bir sorunun cevabını bilmediğini, ama öğrenip bana iletebileceğini söylemişti. Gerçekten ertesi gün beni onca öğrencinin arasında bulup yaptığı araştırma sonucunda sorduğum sorunun cevabını aktardığını hatırlıyorum.

Gerçekten bilmediklerimiz olabilir. Bunları önce kendimize itiraf edebilmeli ve bilinmesi önemli ise, araştırıp öğrenebilme güç ve cesaretinde olabilmeliyiz. Bir soru karşısında biliyormuş gibi yapmak veya eksik bilgilerimizle bir açıklama geliştirmeye çalışmak kadar yanlış veya eksik bir davranış olamaz.

Ezber bozmak

Bazen yazı yazarken veya bir konu üzerinde düşünürken bazı kavram veya sözcüklere takılırım. Onu gerçekten bilip bilmediğim konusunda emin olmak ister, en az bir sözlük veya ansiklopediden araştırırım. Internet’ten yararlandığım da olur. Kimi zaman o sözcüğün gerçek anlamının, benim onu bildiğim biçimden farklı olduğunu hayretle görürüm. Eğer doğru bildiğim ortaya çıkarsa, -en silik mürekkebin bile en sağlam bellekten daha kalıcı olduğunu unutmadan- bilgimi pekiştirmiş olduğumu düşünür keyiflenirim. Ayrıca kısa süreli bir okuma da olsa, bu küçük araştırma sırasında o sözcük veya kavramla ilgili ek bilgiler öğrenmenin zenginleştiriciliğini de unutmamak gerekir.

Bir dersin anlatımının ardından öğrencilere sormak istedikleri bir şey olup olmadığı sorusu ilginç bir sessizlik ortamı yaratır. Pek çok panel veya konferanstan sonra da benzer durumlar yaşanır. Acaba sessizliğin nedeni, herkesin konuyu yeterince kavraması ve bilgi açısından tatmin olmuş olması mıdır? Bu tür uzunca dinleme süreçlerinin sonrasında dinleyiciler, uzun süre kullanılmamış bir vana gibi davranırlar. Açılmaları için fazladan gayret sarf etmek gerekir. Bu konuda anlatımı gerçekleştiren konuşmacının motive edici özellikleri devreye girebilir. Anlatıcı, insanları soru sormaya ve konunun bazı yönlerinin açılmasına heveslendirmeye çalışabilir.

Yaşam Kalitesini Öğrenme ile Artırmak

Sorular

Bazı durumlarda bir anlatım, gerek sürdürüldüğü sırada veya konuşmanın sonunda yoğun bir soru saldırısına uğrayabilir. Bir soru, başka sorulara vesile olabilir. Hatta bazı kişilerin ortalığı karıştırma amaçlı soruları bile gündeme gelebilir. Tüm bu tür durumlar, bir topluluk önünde konuşmanın, bir konuyu iyi bilmekten daha farklı bir durum olduğunu doğrular. Bu açıdan bakıldığında topluluk önünde konuşmak, bir tür insan yönetme sistemidir diyebiliriz.

İnsanların en büyük korkularından birisi, bir topluluk önünde konuşma konusundadır. Bu korkuyu taşıyanlar arasında son derece sosyal görünen insanların bulunduğunu bilmek hayret vericidir. Yine deneyim ve bilgi birikimi açısından özellikleri olan kişilerin de, kimi zaman topluluk önünde başarılı konuşmacılar olamadıklarını görürüz.

Topluluktan korkmak

Topluluk karşısında konuşma korkusu, pek çok korku türü gibi üzerine gidilerek çözülebilecek sorunlardan birisidir. Öncelikle bu iletişim sorununu çözmeyi istemek gerekir. Bu sorunun çözümüne ilişkin yardımcı kitaplar, danışmanlar veya eğitim veren kurumlar vardır.

Bir konuşma, bizden dışarıya giden bir iletiler demetidir. Ama bu konuşma sırasında bizim de dışarıdan almamız gereken iletiler vardır. Bunlar, konuşmamızın nasıl ilerleyeceği konusunda bize ciddi ipuçları verir. İlgi gören ve sevilerek dinlenen bir konuşmacı olmanın koşullarından birisi, konuşma sırasında dinleyicileri okuyabilmek ve onlardan gelen işaretleri alabilmektir.

Son söz: “Uzun konuşanı, kısa dinlemeli.” Farabi

duyguguncesi hakkında

http://www.gurcanbanger.com http://www.duyguguncesi.net
Bu yazı Eğitim, Kalite, Öğrenme, Öğretim, Yaşam kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>