Ekonomik Üstünlükler

PAYLAŞ: ... facebooktwittergoogle_plusredditpinterestlinkedinmailby feather
PrintFriendly and PDFYazdır
Üstünlük

Ekonomik Üstünlükler

Ekonomik Üstünlükler

Gürcan Banger

Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
Sık Kullanılanlara Ekle

Başımızı yaşadığımız kentten kaldırıp dünyaya baktığımızda (bakabildiğimizde) kendimize sormamız gereken sorulardan birisi şudur: “Neden kimi bölgeler ya da kentler daha başarılı?” Bu soruyu sormayı başardığımızda cevabı kolaylaştıran başka sorular izleyecektir: “Bazı bölge veya kentlerin daha başarılı olmasında onları yükselten üstünlükler mi var?” Hemen ardından tarihi süzgeçleyip “Geçmişte yaşadığım kent ekonomik olarak daha önde iken bugün neden daha gerilerde yer alıyor?”

Burada kısa bir not vermeliyim. Aşağıdaki satırlar, bir iktisat makalesi olmak çabasında değil. Sadece bir kentin geleceğinin tasarlanmasında bazı ipuçlarını hatırlatmaya çalışıyor. Bir iktisat teorileri makalesinin ayrıntılarına girmeden bir genel görünüm sunmayı hedefliyor.

Ekonomi

Ekonomik Üstünlükler

Karşılaştırmalı Üstünlükler

Bir ülkenin, bölgenin veya kentin neden daha önde olduğunun ilk açıklaması, karşılaştırmalı üstünlükler teorisine dayanır. (Bu yazıda kentlerle ilgilendiğimden ülke veya bölge demeksizin kentten söz edeceğim.) Buna göre bazı kentler doğal kaynaklar yönünden zengindir ya da orada insan kaynağı niteliklidir veya o şehirde geçmişten kaynaklanan sermaye birikimi vardır. Bu saydıklarıma ulaşım kolaylığını, iyi iklim şartlarını ve sosyal gelişmişliği de ekleyebilirim. Bu saydığım özellikler, bunlara sahip olan kente diğerlerine oranla bazı avantajlar sağlar.

Başka kentlere oranla üstünlüklere sahip olan kent, ürettiği mal ve hizmetleri daha ucuza mal eder. Dolayısıyla aynı şeyleri üretmeye çalışan bir başka kente oranla pazarlarda maliyet ve fiyat avantajına sahip olur.

İktisadın karşılaştırmalı üstünlükler teorisi, bir kente hangi mal ve hizmet sektörlerinde avantajlı ise orada ekonomik yaşamını sürdürmesini “tavsiye eder”. Böylece dünyada veya bölgede üstünlükler teorisine göre bir işbölümü yapılacağı öngörülür. Herhangi bir malı veya hizmeti üretmeyen kent, bunları üretmekte daha avantajlı olan kentlerden ithal edecektir.

Gerçekten ekonominin bazı sektörlerinde olan durum budur. Fakat karşılaştırmalı üstünlükleri bir statüko olarak kabul etmek ekonomiye doğru bakışı temsil etmez. Birincisi; genel anlamda ekonominin şartları değişmektedir. Bir dönem kârlı olan bir sektör ilerleyen dönemlerde bu özelliğini kaybedebilir; dolayısıyla bu üretim alanında ısrar eden kent kaçınılmaz biçimde katma değer kaybına uğrar. İkincisi; mal ve hizmetlerin sağladıkları aynı değildir. Yüksek getirili sektörler bu alanlarda üretim yapan kentleri ileriye taşırken, daha düşük kârlılığa sahip olan sektörlerde çalışan kentleri geride bırakır.

Bir kentin gelişim planı hazırlanırken o kentin sahip olduğu üstünlükleri dikkate almak önemlidir. Ama avantajların sağladığı katma değerin dünyanın ve zamanın şartlarına bağlı olarak olumlu ya da olumsuz yönde değişebileceğini unutmamak gerekir. Küreselleşmenin bizi getirdiği noktada bir kentin (karşılaştırmalı üstünlükler teorisine konu olan) üstünlüklerinin orta ve uzun vadede pek de anlamlı ve sürdürülebilir olmadığı ortadadır.

Sanayi

Ekonomik Üstünlükler

Rekabetçi Üstünlük

Kentsel rekabet, üstünlük sağlamak amacı ile başka (rakip) kentlere karşı yürütülen yarışma faaliyetlerinin bütününe verilen isimdir. Rekabet kavramı ekonomiden siyasete kadar çok geniş bir alanı ilgilendirir. Buradaki ekonomik amaç, bir yandan kentsel ciroyu artırırken diğer yandan ekonomik faaliyetleri kent açısından daha katma değerli (kârlı) hale getirmektir.

Bir kentin rekabetçi üstünlüğe sahip olabilmesi için orada yerleşik bulunan (ve elde ettiği değeri kente katan) işletmelerin de rekabetçi olması gerekir. Kentteki işletmeler, başka kentlerdeki firmalara oranla rekabet üstünlüklerini geliştirirlerse toplamda kenti de diğerlerine oranla daha iyi bir noktaya taşıyacaklardır.

Rekabet konusunun iktisat literatüründe yaygınlaşmasını sağlayan kişilerin arasında ABD’li iktisatçı Michael Porter’ı (1947-….) saymak gerekir. Porter, iktisat çevrelerinde rekabet stratejilerinin açıklanması, değer zinciri, sanayinin ve pazarın çekicilik ve rekabet analizinin yapılması gibi alanlardaki teorik katkıları ile bilinir.

Hiç kuşkusuz; küreselleşmenin sonucu olarak dünya pazarının bütünleştiği bir dönemde her firma rekabetçi olmak zorundadır. Bunun araçlarının arasında ilk sıraya (sürekli) maliyet iyileştirmesi oturur. Fakat bu beklenti her durumda gerçekleşmez. Özellikle küçük ölçekli firmalar (çok farklı nedenlerden dolayı) rekabet mücadelesinde zayıf düşmekte ve yarışmanın fiyat endeksli olmaya başladığı durumlarda ezilmekteler. Dolayısıyla “Herkes rekabetçi olmak zorunda” demek yeterli olmuyor. Küçük işletmelerin de ekonomik dünyada kalabilmelerini, büyüyebilmelerini ve sürdürülebilir olmalarını sağlayacak ekonomik iklimi geliştirmek gerekiyor.

Üretim

Ekonomik Üstünlükler

İşbirlikçi Üstünlük

Günümüzde küçük ve orta ölçekli işletmelerin ekonomi içinde var olmaya devam etmelerini sağlayacak mekanizmalardan birisi kümelenmedir. Kümelenme yaklaşımının ana sloganlarından birisi “rekabet içinde işbirliği” olarak bilinir ve bu nedenle “işbirlikçi rekabet” çerçevesinde ele alınır. Bir örnek olması açısından (örneğin) bir sanayi kümelenmesi, coğrafi olarak yakın mesafede bulunan işletmelerin daha rekabetçi olabilmek amacıyla aynı tedarik zinciri içinde çalışmaları anlamına geliyor. Günümüzde bir buzdolabının üretimi bu türden bir sanayi kümelenmesi sayesinde gerçekleşmektedir.

Kümelenmenin en basit türlerinden birisi, işletmelerin bir ürünün tedarik zincirini (değer zincirini) paylaşmalarıdır. Örneğin bir işletme buzdolabının bazı plastik kısımlarını yaparken, bir başkası soğutma mekanizmalarını, kimileri ise metal kısımlarını üretir; bir entegratör firma ise bu parçalardan bir bütün oluşturur. Böylece bir buzdolabının üretimi için sektörel işbölümü yapılmış olur.

Kümelenmeler üç ana sınıfa ayrılırlar: Tedarik zinciri kümelenmeleri, ortak insan havuzundan yararlanan kümelenmeler ve inovasyon kümeleri… Bunlar arasında en yaygın olanı tedarik zinciri kümelenmeleri olmakla birlikte yüksek katma değerli oluşu ile (tasarım, ar-ge, ür-ge ve yenilik fikirlerini birleştiren) inovasyon kümeleri diğerlerinden ayrılır. Bu nedenle literatürün önemli bir bölümünde inovasyon kümelenmesi, kümelenme teorisinin odağı kabul edilir. Bir kentte kümelenme temayülünü geliştirirken konuya inovasyon kümelenmeleri açısından bakmak daha doğru bir yaklaşım olur. Bir başka deyişle; kümelenme yaklaşımını düşük katma değerli yan sanayi (fasonculuk) mantığından kurtarmak gerekir.

Özetle; bugün geldiğimiz noktada kentsel ekonomik üstünlük kazanma yaklaşımın ana ekseni işbirlikçi üstünlük olmak durumundadır. Bu süreçte başta sanayi olmak üzere hizmetlerden tarıma kadar (duruma göre diğer ekonomik üstünlük yaklaşımlarından da yararlanarak) tüm sektörlerde kümelenme yaklaşımını desteklemek gerekir.

İZLE: ... facebooktwittergoogle_pluslinkedinrssyoutubeby feather

duyguguncesi hakkında

Gürcan Banger, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ mezunu. Elektrik yüksek mühendisi (opsiyonu bilgisayarlı denetim). Halen iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik gibi konularda kurumsal danışman ve eğitmen olarak çalışıyor. Düzenli olarak kendi bloglarında ( http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net ) yazıyor. Köşe ve dosya yazdığı gazete ve dergiler var.
Bu yazı Ekonomi, İnovasyon, İş dünyası, İş kültürü, İşletme, Kent, Kent ve Kentleşme, Kentleşme, Rekabet kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>