Sanat, Edebiyat ve Öykü Üzerine
Gürcan Banger
Bir toplumun veya kentin gelişmişlik düzeyini tespit etmek istediğinizde onun estetik, sanat ve edebiyat değerlerine bakın. Bu değerleri başka toplum ve kentlerle kıyaslayın. Bu araştırma ve kıyaslama, yaşadığınız toplum ve kent hakkında size çok önemli ipuçları verecektir. En azından neyin eksik ve neyin zayıf olduğunu çok daha kolayca görebileceksiniz. Estetik, sanat ve edebiyat üretemeyen bir kentte mevcut değer olarak kabul ettiklerinizin taklit eklemlemeler olduğunu şaşırarak göreceksiniz. Bir toplum ya da kent, ya estetiği üretir ya da estetik olanın taklidini kendisine yapıştırır.
Robert McKee
Robert McKee (1941- ), Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde profesör olarak çalışmış ABD’li bir yazar ve konuşmacıdır. “Öykü Yazma” konusundaki seminerleri ile dünya çapında üne sahip bir eğitmendir. “Ünlü sinemacıların hocası” olarak kabul edilir ki; eğitim verdiği sanatçı ve yönetmenlerin (öğrencilerinin) ürettikleri film ve senaryolara baktığınızda bu unvanı fazlasıyla hak ettiğini görürüz. Eğitimlerinin temelini oluşturan ve senaryo yazmanın temel kitabı kabul edilen “Öykü: Senaryo Yazmanın Özü, Yapısı, Tarzı ve İlkeleri” en az kendisi kadar ünlüdür.
McKee’nin andığım kitabının Türkçe baskısı ne yazık ki oldukça yakın zamanda kitapçı raflarında yer alabildi. Pek çok başka sanat alanında olduğu gibi; sinema, senaryo ve öykü yazarlığı (ve literatürü) konusunda da fazlaca çeşitliliğe sahip ve zengin sayılmayız. Edebiyat eserleri üretmenin yöntembilimi konusunda kitapçılarda yaptığınız aramanın hüsranla sonuçlanması hiç de şaşırtıcı olmaz. İnternet ortamında yaptığınız basılı yayın araması da tatmin edici olmayacaktır. Sanatsal kalitesi ve estetik değeri yüksek ürünler üretmediğimiz gibi bunların üretimi için yol yordam gösterici araç ve etkinlikleri de üretmekte özürlüyüz.
Batı dünyasında “fiction” adı verilen (öykü, roman vb gibi) kurmaca eserlerin üretimi konusunda çok zengin ve çeşitliliği olan bir literatür var. Bunlardan ciddi bir bölümü, yazarlığı bir mekanik araçlar ve yaklaşımlar topluluğu olarak ele alıyor. Bir anlamda konunun yaratıcılık, akıl, zekâ ve duygu özü gözden kaçırarak bir “yazarlık mühendisliği” haline getiriyor. Bir başka yaklaşım ise son derece soyut ve ayağı yere basmayan söylemlerle yazarlığı imkânsızlığa sürüklüyor. Türkçeye çevrilmiş ya da telif olarak basılmış bazı Türkçe kitaplarda da aynı hastalıklı özelliklere rastladığımı hatırlıyorum. Muhtemelen McKee’nin kitabının beni en çok şaşırtan yönü, her iki tuzağa da düşmemiş olmasıydı… Daha ilk satırları okumaya başladığım andan itibaren “Evet; bu olmalı” demiştim kendi kendime.
Kurmaca Yazarlığı
McKee kitabını ve eğitimlerini esas olarak sinemaya yöneltmekle birlikte genel anlamda “kurmaca (fiction)” konusunu ele alıyor. Bu nedenle öykü ve roman yazarlığı için de geçerli olabilecek önemli konulara değiniyor.
Az önce değindiğim gibi; kurmaca tekniğini mekanik yaklaşımlardan arındırmaya çalışan bir yaklaşımı var. Kitabında bir sanat işinin anlatı yapısını inceliyor. Bir öykünün ilgi uyandırıcı, bağlayıcı ve “rekabetçi” olup olmadığını ortaya koyacak niteliklerini araştırıyor. Özetle; kitap, öykü kurmacası üzerine düzenlenmiş.
Kitaptan Örnekler
Kitapta yer alan, benim de beğendiğim yaklaşımlarından birisi şöyle: “Pascal bir arkadaşına uzun bir mektup yazdı. Daha sonra da daha kısa olanını yazmaya zamanı olmadığını belirten kısa bir notla özür diledi.” Bu yaklaşımını kurmaca sanatı ile birleştirdiği sözlerini değerli buldum: “Usta öykücüler asla açıklama yapmaz. Onlar zor, acı verici, yaratıcı bir şey yaparlar –dramatize ederler. … Arzunun peşindeki karakterlerin olağan konuşmaları olan diyalog, yönetmenin felsefesini yansıtacağı bir platform değildir.”
Bunu yazarın veya sanatçının söylemini “tebliğ etmek” yerine (bağırıp çağırmadan) kurmacanın olağan akışı içinde “temsil etmesi” şeklinde okumak lazım. Eğer yazar ya da yönetmen kendi söylemini ve ideolojisini karakterlerin diyalogları içinde (veya açıklama cümleleri ile) dayatmaya kalktığında üretilen “şey”, estetik (sanat) kaygıları olan bir yapıt olmaktan uzaklaşıyor; bir sokak bildirisine dönüşüyor. Onun cümlesiyle “Sanatçı ve izleyicinin alışverişinde, düşüncenin doğrudan duygular, anlayışlar, anlamlar aracılığıyla ifade edilmesi tercih edilir.” Eğer yaratı sürecindeki kaygı, estetik unsurlar beklentisi ise bu noktayı fazlasıyla önemsemek gerekiyor.
Tekrar MacKee…
Robert McKee’nin kurmaca sanatındaki küresel pozisyonunu algılamak için kitabın tanıtımında kullanılan şu cümlelere dikkat etmek lazım: “McKee’nin öğrencileri şimdiye kadar 27 Oscar ve 140’tan fazla Emmy ödülü aldı. ‘Akıl oyunları’, ‘Yüzüklerin Efendisi’, ‘Arabalar’, ‘Cindrella Man’, ‘Da Vinci Şifresi’, ‘Shrek’, ‘Karayip Korsanları’, ‘X Men’, ‘Kayıp Balık Nemo’ gibi filmlerin, ‘Friends’, ‘Frasier’ ve ‘Seinfeld’ gibi dünya çapında popüler televizyon dizilerinin arkasında hep onun öğrencileri ve onun bu kitabında anlattıkları var.”
McKee, “şimdiye kadar 50 binden fazla öğrenciye senaryo yazmanın inceliklerini anlattı. Birçok televizyon yazarına, film yapımcısına, senariste, edebiyatçıya, üst düzey yöneticiye, reklamcıya, metin yazarına, yönetmene ve oyun yazarına ilham kaynağı oldu.” Kitabın Türkçesinin arka kapağında Sinan Çetin, onu bu sözlerle tanıtıyor.