Değer Üreten Yenilikçi Şirket - 2
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
İktisat biliminin tarihin derinliklerinden gelen sorusu kısıtlı kaynaklarla sonsuz ihtiyaçları karşılamaktır. Günümüzde boyutu ne olursa olsun ekonomilerin bu temel sorununun fazlaca değişmediğini görüyoruz. Ne ki; geleneksel soruyu biraz farklılaşmış biçimde soruyor ve cevaplıyoruz: “Kaynakların sınırlı olduğu ve getirinin giderek azaldığı bir dünyada ekonomik kalıcılığı, sürdürülebilirliği ve büyümeyi nasıl sağlayacağız?” Ülke ve bölge ekonomilerinden küçük ölçekli işletmelere kadar her birimin cevaplaması gereken yeni soru budur. Bu soruyu, rekabet üstünlüğü, verimlilik, kârlılık ve benzerleri gibi başka parametreler kullanarak da sorabilirsiniz. En büyük farklılık, maliyetin düne oranla daha önemli olması ve müşteri – pazar daralması yaşanıyor olması…
Yeni soruya yeni cevabı, özellikle inovasyon kavramını kullanarak vermeye çalışıyoruz. Uzak geçmişin mutlak üstünlük ile yakın geçmişin rekabetçi üstünlüğü yaklaşımlarına bugün işbirlikçi üstünlük olgusunu da ekliyoruz. Geçmişi geleneğe dayanan yeni sorunun yeni cevabı “ekonomik kalıcılığın, sürdürülebilirliğin ve büyümenin gerçekleşmesi için yeni fikirler, yeni teknolojiler ve yeni kuralların inovasyon temelinde ele alınmasıdır.” Çünkü değişimin kendisi de değişiyor.
Düşük Tempolu İş Dünyası
İş dünyasının bazı mekânlar var ki, oralarda düşük tempolu film izlediğim zamanlardaki duyguya kapılıyorum. Örneğin pek çok geleneksel kamu birimi ve özel sektör kuruluşu benim için böyledir. Alışılmış metal dolaplar, üstleri evrak yığılı her zamanki geleneksel memur masaları, gülümsemeyi unutmuş geçim sıkıntısı yüzlerine vurmuş insanlar…
Görünümü çağdaş olabilmesine rağmen şirketlerin muhasebe, personel, satın alma veya genelde tedarik bölümlerinde de aynı sıkıcı duyguya kapılırım. Bu tür birimler bir kamu dairesi havasında olmak zorunda mıdır?
Şu durumu hayal edin. Yöneticinin önüne muhasebeden yüz güldüren bir fikir ne kadar zamanda bir gelir? Gelmemesi mi gerekir? Öyle anlaşılıyor ki, yeni zamanların dinamik şirketleri, genelde yüzü asık olan muhasebe, personel vb gibi bu birimlerinde de gerekli dinamizmi yakalamayı becermeli.
İş Yapış Modeli
Yeni zamanların yüksek katma değer üreten şirketini hayal ederken, kendimizi ısındırmamız gereken ilk yaklaşım, alışılmış her ne var ise ona kuşkuyla yaklaşmak. Yaşadığımız dönemin iki önemli unsuru olan yüksek rekabet ve verimlilik, bir şirketi oluşturan her öğeyi iyileştirme açısından ele almayı zorunlu kılıyor.
Rekabetçi bir ortamda yaşadıklarının ve verimlilik ihtiyacının bilincinde olan şirketlerin, değişimi kendi iş yapış modellerine kadar taşıdıklarını görüyoruz. Hiç kuşkusuz, farklı sektörlerde çalışan şirketlerin iş yapış modellerinde farklılıklar olacaktır. Fakat kendi sektörlerinde kendi iş yapış modellerini geliştirmiş olan firmalar da var. Çoğu zaman pek çok şirkette yönetim danışmanlarının tavsiyesi olan yaklaşımlara birebir bağlanıldığını hatırlarsanız, kendi iş modelini geliştirmiş olan şirket olabilmenin gerektirdiği kültür kendiliğinden ortaya çıkar.
Çevrenizde (örneğin) ISO 9000 ya da benzeri kalite belgelendirmesi süreçlerini yaşamış şirketlere bir göz atın. Bu çalışmanın ne kadar gerçekten uzak ve yapıştırma durduğunu fark edeceksiniz. Bu tür belge çalışmalarını içselleştirmenin yollarından birisi, şirketin kendi iş yapış modelini geliştirmiş olmasıdır. Kendi işinin farkında olmayan ve değişimi içselleştirmeyen bir şirketi, en yetkin yöneticilerin ve danışmanların bile rayına oturtması pek mümkün değil.
Yeni ve Taze Kaynaklar
Göller, denizler kendilerine bağlanan akarsularla beslenirler. Bunlar, deniz için yeni ve taze su kaynaklarıdır. Gelen suyun kalitesi ise denizin geleceğini çok yakından belirler. Şirketlere ilişkin bir başka benzetme yapabiliriz. Özellikle zor zamanlarda en iyi müşteri, eski müşteridir denir. Aynen denizin yenilendiği gibi, şirketin müşteri portföyünü yenilemek de önemlidir.
Müşteri yapısının oluşumu konusunda çalışma yapan yönetim danışmanlarının bu konudaki önerisi, müşteri portföyünün en az yüzde 25’inin yeni müşterilerden oluşması yönünde… Dolayısıyla eskilerini elde tutarken yeni müşteriler edinmek için şirketin bir müşteri edinme modeli geliştirmesi zorunlu…
Başarıyı İstemek
Başarıyı istemenin, başarıyı elde etmenin birinci koşulu olduğunu düşünürüm. Başarı gibi başka konularda da insan, kendine iyi şeyleri yakıştırmalı. Benzetirsek; bir şirkettin de beklentileri olmalı. Muhtemelen değişik vadelerde erişmeyi istediği hedefleri bulunmalı. Hedefleri olmayan bir şirket, pazarın akışı içinde sürükleniyor demektir ki, bu tür bir durum, şirketin ömrünü kısaltıcı etkiler yapar.
İyi şeyleri istemek, bir şirkette verimlilik sürecini başlatmak için önemli. Tabii ki; verimliliği yakalamak için bir dizi teknolojik önlemler almak gerekecektir. Şirketin donanım yapısını şu veya bu düzeyde değiştirmek gerekebilir. Ama değişimin zor bölümü, donanımdan daha çok, duygusal ve zihinsel faktörlerle ilgilidir. Hele toplumuzda olduğu gibi, iş konularına bile aklımız yerine duygularımızı kullanarak yaklaşıyorsak…
Özetle; hem küresel hem de ulusal ve yerel düzeylerde rekabet, son derece çetin koşullarda gerçekleşiyor. Bu kurtlar sofrasında var olabilmek için yüksek katma değer üreten yapıya dönüşmek artık bir zorunluluk. Ya verimli olacaksınız ya da var olmayacaksınız…
Bitirirken
Birkaç gün önce bir akademisyen arkadaşımla mobilya sektörü üzerine yaptığımız sohbette küçük üreticilerin şikâyetlerinden söz edilmişti. Arkadaşım konuşmasında bir küçük üreticinin kendisine “Eskiden ne güzeldi. Bir takım yapardık, beş yıl aynı takımı satardık. Şimdi ise sürekli yeni bir şeyler yapmak zorunda kalıyoruz” dediğini ifade etmişti.
Küçük üreticinin şikâyeti, bugünün gerçeğidir. Önce bunu özümsememiz gerekiyor. Bugünün şirketi zeki, akıllı, (daha da önemlisi) hızlı ve çevik olandır. Geçmişin tembel ve kolay iş dünyası artık yok. Olmayacak da… Kalıcı, sürdürülebilir ve büyüyebilir olmak isteyen her ekonomik işletme, kendi alanında ve kendi yetkinlikleri çerçevesinde iyi bir koşucu olmak zorunda… Nefesi yetmeyenler giderek küçülecek ve/veya yok olacak. Artık daha acımasız bir iş dünyası var.