Yeni Teşvik Sistemi Açıklandı
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
İş dünyası için yeni teşvik sistemi, 5 Nisan 2012 Perşembe günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşması ile duyuruldu. Sistemin uygulama detayları Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın Cuma günü yaptığı basın toplantısı ile kamuoyuna sunuldu. Teşvik sisteminin ülke ekonomisine katkıları olacağı konusunda kuşku olmamakla birlikte önüne koyduğu hedefleri ne ölçüde gerçekleştireceğini uygulama sürecinde gözleyeceğiz. Eskişehir açısından baktığımızda; bundan önceki teşvik mekanizmalarından pek mutlu olmadığımızı hatırlayacaksınız.
Teşvikin İlk Hedefi
Yeni teşvik sisteminin ilk hedefi cari açığın azaltılması olarak öngörülmüş. Bu çerçevede özellikle hammadde, aramalı ve bitmiş ürün kategorilerinde ithalat bağımlılığının yerli üretim aracılığı ile azaltılması düşünülüyor. Sektörlere göre değişmekle birlikte 100 birimlik ihracat içinde ithalatın oranının 70-85 dolayında olduğu düşünülürse, bunun aslında gecikmiş bir hedef olduğu ortaya çıkar. Bu hedefin gerçekleştirilmesi konusunda samimi ve ısrarlı davranılması Türkiye’de pek çok konuda iyileşmeye ve gelişmeye yol açabilir.
Böyle bir hedefin konulması, bunun başarılması için yeterli olmuyor. Öncelikle kamu birimlerinin bu konuda “terbiye” olmaları gerekiyor. Özel girişimciye “kaçakçı” veya “vergi hırsızı” gözüyle bakan bir resmi zihniyet ile teşvik sisteminin yukarıda özetlenen hedefi gerçekleştirmesi mümkün değil. Teşvikin istismar edilmemesine kamusal önlemler alınmakla birlikte teşvikle ilgili süreçlerin kamu birimleri tarafından sıkıntılı hale getirilmemesi gerekiyor.
İkinci ve Üçüncü Hedefler
Yeni teşvik sisteminin ikinci ve üçüncü hedefleri, az gelişmiş bölge ve illerin gelişmesi ile bölgesel farklılıkların ortadan kaldırılmasını öngörüyor. Düşünce olarak bu türden hedeflere olumsuz şeyler söylemek mümkün değil. Ama bir teşvik sisteminin en çok “delinen” hedeflerinin bunlar olduğunu da hatırlamak lazım.
Sistemde Türkiye, çok gelişmişten az gelişmişe doğru 6 teşvik bölgesine ayrılmış. Her zaman olduğu gibi Eskişehir, gene teşvikten en az yararlanabilecek illerin yer aldığı birinci bölgede… Eskişehir’i İstanbul, Kocaeli veya Bursa ile aynı bölgeye koyan mantığı anlamak mümkün değil. Eskişehir’in “en az teşvik kategorisine yerleştiren” mantık nice bir yaklaşımdır? Kent merkezindeki sokak mobilyalarına veya mekânlara göre mi sınıflama yapılıyor? Örneğin Eskişehir kırsalının az gelişmiş durumu ortada iken birinci bölgeye konulmasını olumlu yorumlamak hiç kolay değil.
Teşvik sisteminde kümelenme desteklerini yer almasını olumlu bir yaklaşım olarak değerlendiriyorum. Bu konudaki literatür ile bilgilenme ve deneyimin eksik olması, doğrusu beni yanlış uygulamalar konusunda biraz korkutuyor. Keza kümelenmeye verilecek desteklerin siyasete kurban verilmemesini de umut etmek istiyorum.
Eskişehir gibi (insan kaynağı açısından zengin) kentler için gelişme ekseni olarak öngördüğüm alan teknoloji, ar-ge, ür-ge, inovasyon ve tasarımdır. Bu bağlamda teşvik sisteminin; teknolojik dönüşümü sağlayacak yüksek ve orta-ileri teknoloji içeren yatırımların desteklenmesi hedefini önemli buluyorum. Eskişehir’de konuşlanmış olan (teknoloji eksenli) sanayi firmaları, teknoparkalarımızda yer alan ar-ge şirketleri ve akademisyenlerin katkılarıyla gerçekleşebilecek yeni girişimler bu hedefin detaylarına hâkim olmalılar.