Yaşadığımız Kentin Ufku: Ekonomi, Ulaşım, Çevre
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
Çok büyük ve kalabalık kentlerde yaşamak bizi mutlu etmiyor. Diğer yandan kent büyüdükçe vatandaşın ve kamunun ödemesi gereken yük de artıyor. Kişi başına düşen maliyetler açısından baktığımızda kentte yaşamının zorunluluğunu sorgular olduk. Ama tarihin de tercihini kentlerden yana yaptığı bir başka gerçek… Bu durumda kendimize daha yaşanabilir ve bu niteliği sürdürülebilir olan kentleri nasıl yaratabileceğimizi sormaya başlıyoruz. Muhtemelen böyle bir kentin oluşumunda ilk aşama, kenti halkın katılımına önem ve değerler vermeyen yöneticiler ile “uzmanların” çokbilmişliğinden kurtarmak olmalı.
Ekonomi
Kent, çok aktörlü dev bir işletmedir. Bir bütün olarak bakıldığında; çok büyük ölçekli bir üretim ve tüketim işletmesi niteliğine sahiptir. Bu nedenle kaçınılmaz biçimde kentte insani, sosyal, kültürel, sanatsal vb ölçütler önemli olmakla birlikte kentin ihtiyaçlarını tatmin edebilmek için işleyen, büyüyen ve sürdürülebilir olan bir ekonomi ile iş dünyasına gerek duyulur. Kenti iş dünyasından ve ekonomiden kopararak işletmemiz mümkün olmadığından kentsel ekonominin sürdürülebilir büyümesi, başta yerel yöneticiler olmak üzere kentte yaşayan her kişi, kurum ve kuruluşun sorumluluğundadır.
Konuya ekonomik göstergeler açısından baktığımızda; günümüzün işletmeler için anahtar kavramları kalite, verimlilik ve yenilikçiliktir. Bu üç kavram kentsel ekonomi için de aynı değere sahiptir. Özetle; kent, kendi ekonomisini kaliteyi artıracak, verimliliği yükseltecek ve bunları yenilikçi (inovatif) ruhla yapacak biçimde tasarlamalı ve yapılandırmalıdır.
Yukarıda özetlediğim yaklaşım, heyecan verici olmakla birlikte gerçekleştirilmesi tek bir işletme ölçeğinde olana göre çok daha zordur. Çünkü kent çok aktörlü bir yapıdır. Ayrıca kentin yakın ve uzak çevresindeki faktörler de kentin ekonomik büyümesini ve sürdürülebilirliğini etkiler. Bu çok kriterli en-iyileme (optimizasyon) probleminin çözmenin ilk adımı, kentsel ekonominin paylaşılmış bir vizyona sahip olmasıdır. Bu vizyonun oluşturulması için ise kentin yönetici ve liderlerinin birlikte davranabilmeleri gerekir. Kendi ufkunu görebilen kent, daha sonraki aşamalar için ihtiyaç duyulan strateji, plan ve programları da üretebilir.
Ulaşım ve Erişim
Kent, o yerleşimde yaşayanlar için hizmetler, kolaylıklar ve kaynaklar sunar. Buradaki anahtar kavram, bu sayılan imkânların vatandaşlar, kurum ve kuruluşlar için ulaşılabilir olmasıdır. Ulaşılabilirlik olgusuna ise bir noktadan diğerine ulaşmak durumunda olanların sistem ekonomileri açısından bakmak gerekir. Örneğin kentin dış semtlerinde oturan düşük gelirli vatandaşın kent merkezindeki olanaklara ulaşımı onun bütçesi önemli bir yüzde oluşturuyorsa ve vatandaş bu nedenle ulaşmayı tercih etmiyorsa, bu durumda kent ulaşılabilir değildir. Bir başka deyişle; kentin hizmet, kolaylık ve kaynakları ulaşım açısından sosyal adalet ilkesine uygun olmak zorundadır.
Kentsel ulaşımın temel sloganı, “rahat, ucuz ve kaliteli ulaşım”dır. Bunun sağlanmaması, vatandaşın bir ihtiyacının karşılanmaması ile kalmaz; kentsel akışın olmamasının getireceği başka sorunlara yol açar. Bugünün kentlerinde yapılan en ciddi hatalardan birisi, ulaşım ve erişim imkânlarını kısıtlayarak zengin ve yoksul gettoları yaratmak olarak görünüyor.
Çevre
Bir yerleşimde yoğunlaşmanın varlığı, oradaki sorun potansiyelini yükseltir. Bunların başında çevre ve sağlık sorunlarının geldiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle kent büyüdükçe, yerine getirilmesi gereken çevre ve sağlık görevleri ve sorumlulukları da artar. Bu konu, kentte yaşayanların bedensel iyiliğinden ruh sağlığına kadar çok geniş bir alanı kapsar. Çağdaş bir kent, toplumunu oluşturan vatandaşların beden ve ruh sağlığını olumlu geliştirecek çevre ve hijyen şartlarına sahip olmak durumundadır. Dolayısıyla kent yönetimlerinin bölge, cadde ya da sokak ayırt etmeden görevlerinden birisi budur. Caddeleri bakımlı ama sokakları pis ve sağlıksız olan bir kent için çağdaşlık ölçüsü geçerli olmaz. (Devamı yarın)