Aile İşletmesinde Değişim
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
Ülkemizde özellikle son 30-35 yılda iş dünyasında işletmelerin kurumsallaşması yönünde bir hareketlenme başladı. Küresel değişim sürecinin de yarattığı rüzgârla, çok sayıda danışmanlık ve iş eğitimi şirketi kurulmuş; başka meslek dallarında öğrenim görmüş olan çok sayıda kişi, danışmanlık ve eğitim alanlarında hizmet vermek üzere bu sektöre geldi. Yine aynı dönemde, dünyada da artan yayın arzı ile bu konularda çok sayıda yabancı yayın Türkçeye çevrildi. Bu arada başta kalite olmak üzere çeşitli işletme konularında çok sayıda telif eserin de kitapçı raflarında yer almaya başladığını gözlüyoruz.
Geleneksel İşletme Yapısı
İşletmelerimizin pek çoğu, aile temelli geleneksel yapı özelliği gösteriyor. Aile bireyleri, yönetici veya çalışan olarak işletmenin yönetim ve iş süreçlerinde aktif biçimde yer alıyorlar. Büyüklüğü ne olursa olsun, bir işletmenin kurumsallaşması, çok basit olarak yönetim ve iş modelinin kişilerden bağımsız hale getirilmesi anlamına gelir.
Aile ile işletmenin iç içe geçtiği geleneksel işletmelerde ise yönetim ve iş modelini, aile bireylerine bağımlılıktan (genelde kurulumu yaratan aile bireyine bağımlı olmaktan) kurtarmak, kolay bir süreç değil. Geleneksellik baskısının ağır olduğu ve sanayileşme sürecinin Batıdakine benzer biçimde yaşanmadığı ülkemizde bu süreç, birkaç kat daha zor.
Değişim Tarihimiz
Toplumumuzda değişim merakı, 18’inci yüzyılda başlar. Bu tarihten itibaren uygulanan politika, Batı’da olanın aktarma ve taklit yoluyla ülkeye getirilme yaklaşımıdır. Yine aynı tarihlerde çok sayıda yabancı uzman getirilerek başta Osmanlı ordusu olmak üzere ülkenin bazı temel kurumları yeniden düzenlenmek istenmiştir. Bugün aile işletmelerimizin kurumsallaşması konusunda da benzer bir süreç yürümektedir.
Geleneksel aile işletmelerimizin kurumsallaşmasında gözleyebileceğimiz ilk hata, Batı’da uygulanmış değişim modellerinin birebir uygulanarak etkin sonuçlar alınacağı yanılgısı oluyor. Kökleri Doğu ve Batı toplumları arasındaki tarihsel farktan kaynaklanan sorunların çözümünde, Doğu toplumunun özelliklerinin daha fazla dikkate alınması ve buna uygun yaklaşımların üretilmesi gerekiyor. Bu da, fildişi bir kulede oturup ekonomik işletmeye uzaktan bakarak ve standart Batı tipi reçeteler uygulayarak sağlanabilecek bir ilerleme olamaz.
Değişim Araçları
Gelişmiş ülkelerde kurumsallaşma konusunda geliştirilmiş çok sayıda araç, yöntem ve teknik olduğuna hiç kuşku yok. Bunların bizim işletmelerimizin ileriye dönük geliştirilmesinde kullanılmaları da son derece olağan. Fakat geleneksel aile işletmemizin kurumsallaşma stratejisinin oluşumunda özgün olma ihtiyacı da bir başka gerçektir. Masa başında bir organizasyon şeması düzenleyerek aile işletmesinin kurumsallaşacağını düşünmek, bir hayalden öteye geçemez.
Bir geleneksel işletmenin iyileştirilmesi konusunda kavranması gereken iki unsur, bizim işletmelerimizin Batıdakilere oranla bazı özgün yanları olduğu gerçeği ve dönüştürülecek işletmenin yakından ve iyi tanınması olmalı. İşletmelerin değişim tarihçelerini izlediğimizde; değişimi içselleştirmemiş kurumlarda hızlı dönüşümlerin yapılmasının zor olduğu görülür.
Özgün Liderlik
Kurumsallaşma yönünde atılacak ilk adımlardan birisi, kurum yönetici ve çalışanlarının liderlik özelliklerinin yükseltilmesi olabilir. Liderlik niteliğini yükseltmiş olan bireyler, sonraki aşamalarda kurumsallaşmanın da gerçek tohumları olacaklar. İşletmelerimiz için yerel liderlik kavramını Batı kültürünü sadece kopyalamakla yetinen gevezeliğin ötesine götürmemiz gerekiyor.