Türkçe Sorunlarımız – 2
Gürcan Banger
Bir toplumun dili sıkıntılar yaşıyorsa orada düşünme yeteneği de sorunludur. Düşünsel yeteneğin gelişmesi ile dil öğrenimi ve doğru iletişim arasında yakın bir ilişki var. Dilin yanlış öğrenilmesi ve özensiz kullanımı, bireylerin beceri düzeylerini olumsuz etkiler. Bu ve benzeri nedenlerle dildeki olumsuz gelişmeler bireyin ve toplumun yaşam kalitesini etkiler. Pek çok toplum örneğinde dilin gelişimi ile yaşam kalitesinin kalitesi arasındaki bağlantılılık dilin önem ve değerini doğrular niteliktedir.
Neyi Yanlış Yapıyoruz?
Türkiye’de Türkçenin bozulması sürecinin dikkat çekici iç ve dış aktörleri var. Bunlardan önemli bir tanesi küreselleşmenin etkisiyle kültürde aynılaşma ve buna bağlı bozulma olarak söylenebilir. İkincisi; sosyal göçün yönetilemeyen ve denetlenemeyen etkileri. Üçüncüsü; Türkçe eğitimine verilen önemin azalması ve bu alandaki eğitimde çok faktörlü kalite düşüşü. Dördüncü olarak edebi sanatlar alanlarındaki taklitçi, sığ ve düşük kaliteli gelişim. Bir başka aktör ise okuma alışkanlığımızın dünyanın gelişimine ayak uyduramaması olarak tespit edilebilir. Bu saydıklarıma güzel Türkçe ile konuşup yazmaya daha az önem verdiğimizi de eklemeliyim; konuşma adına ses çıkarmak ve yazma adına karalama yapmak kolayımıza geliyor.
Türkçe yanlışları deyince genelde aklımıza öğrenciler geliyor. Gerçekten her eğitim kademesinde Türkçeye değer veren öğretmenler öğrencilerin sınav kâğıtlarındaki yazı dilinin vahametinin farkındalar. Ama konu bundan ibaret değil. Benzeri Türkçe yanlışlarına devlet dairelerinin yazışmalarında, büyük şirketlerin belgelerinde, sokaklardaki kamu veya özel nitelikli tabela ve ilanlarda, yazılı ve görsel medya haberleri ile kendini ‘entelektüel’ sayan kişilerin yazı ve konuşmalarında da rastlıyoruz.
Sorun sadece “de” veya “ki” eklerinin yanlış kullanımından ibaret değil. Noktalama işaretleri neredeyse hiç bilinmiyor. Büyük ve küçük harf kullanımı sanki hiç öğretilmemiş. Ama daha da vahim olanı, kişilerin sözel ve yazılı ifadedeki yüksek oranlı başarısızlığı… Güzel Türkçe ile ifade sorunları, daha genel bir çerçevede iletişim bozukluğu olarak ortaya çıkıyor. Kendini dil ile ifade edemeyen bir toplumun mevcut karışık, düzensiz ve tehlikeli durumda olması hiç şaşırtıcı değil.
Küreselleşmenin etkisi ile yabancı sözcüklerin etkisi konuşma ve yazı dilimizde daha fazla hissedilmeye başladı. Başka ülkelerin kültür, gelişmişlik ve teknolojilerine duyulan özenti ve sosyal tatminin onlara benzemekte aranması sonuç olarak Türkçenin kullanımına da yansıyor. Dil eğitimindeki düşen kaliteye Osmanlıcadan dilimize geçmiş sözcüklerin yanlış kullanımı, argonun yaygınlaşması ve yazı dilinde daha fazla kullanılmaya başlanması, konuşmada hatalı tonlama ve vurgulamalar eşlik ediyor.
Kötü Türkçe Araçları
Bozuk Türkçenin yaygınlaşmasında iletişim araçlarının çoğalması ve çeşitlenmesinin etkisi var. Ama bu araçlar zaten bozulmuş olanı aktarıyorlar. Bu nedenle medya araçlarını yozlaşan dilin sorumlusu olarak göstermek doğru olmaz. Bu araçlar dilin doğru öğretilmesi amacıyla da kullanılabilir; bu bağlamda İngiliz BBC’nin radyo ve TV kanalları en seçkin örnekler arasında yer alır. TV sunucusu olmak için Düzgün Türkçe yazıp konuşmanın güzel gözler veya alımlı kalçalardan daha önemli olduğu bir süreçte aynı araçlar dilin sağlıklı gelişimi için katkı yapacaktır.
Sorun Kaynağını Doğru Tespit Etmeli
Dil konusundaki tartışmaların bir başka odağı yabancı dillerin etkisi üzerine kurgulanıyor. Yaşadığımız çağda birden fazla dil bilmenin ve uluslararası geçerliliği olan bir dile hâkim olmanın önemi yadsınamaz. Eğer yabancı diller kendi dilimizi olumsuz etkiliyorlarsa bunun nedenlerini yabancı dillerde değil; dile verilen değer ile Türkçenin kötü eğitiminde (ve yukarıda saydığım nedenlerde) aramak gerekir.