“Ben”de Takılıp Kalmak
Gürcan Banger
İnsanın kendisini yaşamın aynasında görebilmesi hiç kolay değil. Alışkanlıklarımız, sıradanlıklarımız, korkularımız zamanla öylesine sarıveriyor ki bizi; onları aşıp kendimizin ve çevremizin farkına varmak hiç kolay olmuyor.
Yaşamın Aynası
Bir gün bir işaret alıyoruz. Bazen bir dosttan kimi zaman bir rakipten geliyor bu işaret. Bazen sıradan bir konuşma içinde bir ifade dikkatimizi çekiveriyor. Görmeyen gözlerimiz açılıyor, yaşamın aynasını fark ediveriyoruz.
Yaşamın aynasına bu denli yakın olduğumuzu o an görüyoruz. Bizi uyaran o işarete kadar neden fark edemediğimize hayret ediyoruz.
Yaşamın o (kimi zaman acımasız) aynasında kendi ruhumuzu, davranış modelimizi tüm çıplaklığıyla görüvermek de çok şaşırtıcı. Kendimizi aynanın karşısında her buluşumuzda dudaklarımızdan dökülen “Bu, ben miyim?” sözcükleri bir çığlığa dönüşüverir.
Bu, Ben miyim?
“Bu, ben miyim?” sorusu ile başlayan uyanışın ilk türü, kendimizi başkalarının kurallarına göre ne denli fazla düzenlediğimizi fark edişimizdir. Kendimizinkini yaşamak yerine başkalarının yaşamına payanda olduğumuzu fark etmek, kendini sorgulamanın birinci aşamasıdır. Kimi zaman bu durum, başkalarının kuralları ile yaşamak biçiminde ortaya çıkar.
Böyle bir durumda yaşamımızı yöneten hep başkalarıdır. Asla seçimlerimiz olamaz. Sadece kurallar ve korkular vardır. Yaşamın aynasında da kimi zaman ürkmüş, çoğu zaman sevincini yitirmiş bir insanın yüzü vardır. Aynada yalnız ‘sen’ vardır; ‘ben’, cesaret edip aynada görüntü veremez.
Bir ikinci biçim daha var. Bu durumda aynada yalnız kendinizi görürsünüz. Yaşamın aynasındaki yansınız o denli büyümüştür ki, ayna yüzeyinin başka insanları görüntülemesine izin vermez. Bir başka deyişle; aynada ‘ben’den başkasına yer yoktur.
Değişebilir miyim?
Gerçekten bize ait olan tek şey kendi yaşamımız… Yaptığımız ve yapmadığımız her şey, öncelikle ve doğrudan kendimizi etkiliyor. Bu yaşamı kullanarak kendimize ve çevremize anlamlar veriyor ve değerler katıyoruz.
Başka insanlar da kendileri ile ilgili olarak aynı işlevleri yerine getiriyorlar. Anlaşılıyor ki yaşam, bir anlam ve değerler alışverişi. Başka insanları anlamlandırırsak yaşamımızı zenginleştiriyor, karşılığında anlamlar ediniyoruz. Değer verip değer alıyoruz. Böyle olduğunda da sen veya ben olmaktan kurtulup biz olmaya başlıyoruz.
Sen veya ben olmakta ısrar etmek, anlamları ve değerleri kendimize saklamak demek… Aynı zamanda bize verilecek anlam ve değerlere kapımızı kapatmak demek…