Erkekler Üzerine Aforizmalar

Gürcan Banger

BİR: Kadın ve erkek farklıdır. Bu farklılığın bir yönü, insanın dişisi ve erkeği olmaktan kaynaklanır. Bir başka yönü ise erkek egemen bir dünya kültüründe kadınların ve erkeklerin farklı yetiştirilmeleridir. Cinsiyetler arası farklılıklar doğru kavranmadığı sürece kadının ve erkeğin yaşamsal dinginliği ve uyumu bulması zor olmaktadır. Kadın ve erkeğin farklı beden ve karakter yapılarına sahip olmaları bir sorun kaynağı gibi görünür. Örneğin ‘kadınların anlaşılmaz olduğu’ düşüncesi, günlük konuşmaların ötesinde sanata bile konu olmuştur. Kısaca; eğer bir erkek olarak kadınları anlaşılmaz buluyorsanız, şu sorunun cevabını aramanızı öneririm: “Kadınlar ne der, ne demek ister?” Eğer bir kadın olarak erkeklerin anlaşılmazlığından şikâyet ediyorsanız, o zaman bu sorudaki ‘kadınlar’ sözcüğü yerine ‘erkekler’ koyun ve öyle cevaplamayı deneyin. Çok zor değil. Sadece ilgi ve özen göstermek gerekiyor. Gerçek ve doğru cevapların mutluluğunuza katkı yapacağından emin olabilirsiniz. Kolay gelsin.

İKİ: “Erkek, sevmekten mutlu olur; kadını mutlu eden ise sevildiğini bilmektir” derler. Kadınlar duymak ve bilmek isterler ama aksine, erkekler de bu konuda biraz ‘cimri’ sayılırlar. Sevgi sözcüklerini kadınlar kadar kolay kullanabildiklerini söyleyemeyiz. Ama bu durumu, genelde erkeklerin kabalıklarına ve anlayışsızlıklarına bağlamak da haksızlık olur. Erkeklerin sessizliklerinin arkasında çoğu zaman anlaşılabilir nedenler olduğunu kavramak gerekir. Ayrıca bu nedenler de anlaşılamaz veya öğrenilemez sırlar değil. Kadınla erkek arasındaki iletişim sorunlarının temelinde genelde birbirlerini doğru anlayamamak var. Çoğu zaman erkeklerin ve kadınların kendi cinsiyetlerine özgü, doğal veya kültürel de olabilen farklılıklar olduğunu unuturuz. Bir kadına onu bir ‘erkek karakterine sahipmiş’ gibi algılayarak yaklaşmak kadar bir erkeği ‘bir kadın duyarlılığına sahipmiş’ gibi anlayamaya çalışmak da hata olur.

ÜÇ: Sevgisiz yetişmiş erkek, aşkın büyüklüğü ile içindeki sevgisizlik karanlığının dehşetini birbirine karıştırır. Sevgisiz yetişmiş olmanın eksikliğini ve zafiyetini, o an içinde bulunduğu ilişkinin karmaşası ile giderebileceği kanısına kapılır. Hâlbuki erkeğin aşk sandığı ‘güdü’, aslında o güne kadar içinde büyütüp getirdiği ‘sevgisizlik kara deliğinden’ başka bir şey değildir.

DÖRT: Sorunu paylaşma konusunda erkekler ve kadınlar farklı tarzlara sahiptir. Erkeğin sorununu paylaşacak bir arkadaş aramasındaki temel fikir, bir çözüm bulabilmektir. Sorununu bir erkek arkadaşı ile paylaşan erkek, sorunun çözülmesi yolunda yeni fikir arayışları içindedir. Bir kadının sorun karşısındaki arayışı ise tamamen farklıdır. Pek çok erkek, bir kadının sorununu anlattığında bir çözüm aradığını düşünür. Hâlbuki kadınların sorunlarını paylaşmalarının nedeni, genelde sadece birisinin kendilerini dinlemesi içindir. Çözümden çok önce, sorunu anlatarak paylaşma ihtiyacındadır kadın. Böyle bir durumda erkeğin konuşmasını keserek çözümler önermesini değil, aksine ilgi ve sabırla kendisini dinlemesini ister. Hatta kendisine hak verilmesini ister. Ama bu anlatım sırasında erkekler, kadınları kendileri gibi sanarak çözümler önermeye başlayınca kadın, dinlenip ciddiye alınmadığı duygusuna kapılmaya başlar. Pek çok kadın bu durumu “Sen beni ciddiye almıyorsun” sözcükleriyle ifade eder. Kadının, sorununu (öncelikle) sadece anlatmak istemesinin ardında, bir süre bu üzüntü ile yaşamak istemesi de vardır. Erkekler bu ruh halini anlamadıkları için derhal çözüm önerilerinde bulunurlar. Kadınlar da bu yaklaşımdan pek hoşlanmazlar. Kadınlarla başarılı ve sağlıklı ilişkileri olan erkeklerin anladıkları en can alıcı nokta budur.

BEŞ: Pek çok kişi kendi deneyimleriyle de bilir ki; erkekler, kadınlara oranla aşka daha maddi bir filtreden bakarlar. Erkekler için maddi güzellik, duygusal içerikten daha önemli görünür. Genelde erkeklerin duygusuz olarak suçlanmalarının altında bu algı vardır desek yanlış olmaz. Bu özellik, onları biraz aceleci yapar. İletişim kurmanın ve konuşmanın gereksiz olduğu gibi bir kanıya yöneltir. Hâlbuki aşkın ifadesi, kadın açısından değerlidir. Kadın bunun ifade edilmesini beklerken, erkek ise bunu gereksiz bulmaya devam ederek aşkın ömrünü törpülemeye devam eder.

Aforizmalar, Anlamak / Anlaşmak / Anlaşılmak, Aşk, Erkek, İletişim, İlişki, Kadın, Sevgi, Toplumsal cinsiyet kategorisine gönderildi | , , , , , , , , , ile etiketlendi | Yorum yapın

Kadınlar Üzerine Aforizmalar

Gürcan Banger

BİR: Edebiyat, tehlikeli ve yasak olanın albenisi üzerine yazılmış eserlerle doludur. Bir anlamda yasak elma, her zaman bir çekim odağı olmuştur. Kor ateşin cezbeden yanardöner hali, tüm yakıcılığına rağmen onu avuçlarına alıp sımsıkı tutma (sahip olma) duygusu uyandırabilir. Belki buna vahşi atı ehlileştirmeyi istemek de diyebiliriz. Muhtemelen bir kadını imkânsız erkeğe yönelten de böyle bir duygu olsa gerek. Vahşi atı ehlileştirme duygusu… Haksızlık edip kadının bazı geleneksel (hatta patolojik) özelliklerini göz ardı etmeyelim. Bunların başında fedakârlıkla hamur edilmiş “erkeği iyileştirme ve kurtarmanın” dayanılmaz tutkusu gelir. Bir yandan cezbediyor, bir yandan da yakıyor. Ne ateşin yakmasından ne cazibesinden vazgeçiyor kadın. Ruhbilim uzmanları, alkolik erkeğin bu durumundan kurtulduğu anda –çoğu zaman– kadın için cazip olmaktan da çıktığını ifade ediyorlar. Özetle; başta bir vahşi atı andıran erkek, ehlileştiğinde artık istenen erkek olma özelliğini de yitiriyor.

İKİ: Kadının bir erkekle ilgili sorunları, çoğu zaman onun söz konusu ilişkiyi algılama modelinden kaynaklanıyor. Kadın, bir vahşi ata sahip olmak istiyor. Onun canlılığı, hareketliliği, albenisi kadının başını döndürüyor. Onun için böyle bir erkekle zaman kavramı ortadan kalkıyor; ışıltılı, renkli, sonsuz bir dünyayı yakalıyor. Ama kadının diğer yönü de erkeğin “elinin altında” olduğu huzurlu, programlı bir yaşamı özlüyor. Bir anlamda at, hem vahşi olacak hem de ehlileşmiş. Kısacası esastan bir çelişki… Bir “delibozuk vahşi atla” fırtınalı ve albenili bir aşk mümkün iken, bu ilişkiden Külkedisi ile Prens’in sonsuza dek huzurlu ve mutlu süren evliliği çıkmayabilir. Kişi ne istediğinden, ne beklediğinden ve ne bulabileceğinden emin olmalı.

ÜÇ: Toplumsal cinsiyet, kadın ve erkeğin içinde yaşadıkları toplumda kendilerinden beklenenlere işaret eder. Bir başka deyişle; toplum, kadınların kadın, erkeklerin erkek gibi davranmasını bekler; bu davranış modeli de “toplumsal cinsiyet” ile kavramsallaştırılır. Cinsiyetimizi biz seçmiyoruz; toplumsal cinsiyetimizi ise içinde yaşadığımız sosyal kültür bize ‘öğretiyor’. Yaşamın katı gerçeğine baktığımızda; annelerle, eşlerle, kız çocuklarıyla, kız kardeşlerle ve kadın arkadaş ve yoldaşlarla ilgili güzel ve övücü sözler çoğu zaman erkek egemen yalanlardan başka bir şey değil.

DÖRT: Kadınlar da en temel duygusal ve zihinsel ihtiyaçları olarak ‘sevilme’ gereksinimini erkekler gibi birinci sıraya koyarlar. Demek ki, bir ilişki de sevginin karşılıklı ifade edilebilmesi son derece önemdedir. Karşılıklı olarak ifade edilen sevgi, karşılıklı duygusal ihtiyaçların giderilmesinin ilk adımıdır. Kadınlar, ihtiyaçları konusunda ikinci sıraya ‘ilgilenilmeyi’ koyarlar. Bir erkeğin bir kadınla olan duygusal ilişkisini sürdürebilmesinin ilk şartı onunla ilgilenmesidir. İlgi ve paylaşım, bir kadının bir erkekten beklediği birinci unsurdur. Kadınlar ‘anlaşılmak’ ister. Bu, onlar için duygusal önem listesinde yer alan ihtiyaçlardan birisidir. Erkekler ise bu konuda ciddi bir hata yaparak kadınların anlaşılmaz olduğunu düşünürler. Bir erkek, bir kadını anlamak için zaman ve çaba harcamalıdır. Kadınlar için sevginin alt yapısı ‘saygı görmektir’. Kadınlar, bulundukları her ortamda saygın kişiler olarak kabul edilmek isterler. Bu özelliğin özümsenmiş olduğu ilişkilerin daha sağlıklı olacağını söyleyebiliriz.

BEŞ: Woodrow Lyle Wyatt, entelektüel bir kişi olarak ve muhtemelen dört kere evlenmiş olmanın deneyiminden gelen bir esinle şunu söylemiş: “Erkekler gözleriyle âşık olur, kadınlar ise kulaklarıyla…” Kadınların kulaklarıyla âşık olmaları, onların duygusallığı verdiği önemin bir başka ifadesidir. Öncelikle; kadınlar, bir ilişkide iletişime ve paylaşıma erkeklere oranla daha fazla önem verirler. Bu nedenle konuşma, bir kadının ilişkisinde önemli ve değerlidir. Ne yazık ki; genel anlamda erkekler bunu anlamakta son derece zorluk çekerler. Kadınlarla iletişim kurmayı başaran erkeklerin farkı buradadır.

ALTI: Gözlemlerim ve gerçek yaşama ilişkin okumalarım, bir duygusal ilişkide madalyasını hak edenin kadın olduğunu gösteriyor. Tabii ki; istisnalar kuralı bozmuyor. Ama gerçek şu ki; kadının ardı arkası kesilmeyen fedakârlığı, kadını sürekli verici; erkeği ise sürekli alıcı yapıyor. Böylece başta sevgi ilişkisi olmak üzere pek çok ilişki alanında çok boyutlu bir ayrım oluşuyor.

Aforizmalar, Cinsellik, Kadın kategorisine gönderildi | , , , , ile etiketlendi | Yorum yapın