Duygusallık Üzerine Aforizmalar

Gürcan Banger

BİR: Bir duygusal ilişki, pek çoğumuz için bir yüzme havuzuna ya da yaz tatilinde gidilmiş deniz kıyısına benzer. Sıcak bir yaz gününde yanıp mavi sularda serinlemenin hasretiyle kendimizi bir çırpıda suyun içine atıveririz. Bir duygusal ilişkiye olan hasret öylesine yakıcıdır ki, ne kendi durumumuzu ne de karşımızdakini çok fazla düşünmeye fırsatımız olmaz.

İKİ: Bazı insanlar “Seni seviyorum” gibi bir cümleyi kullandıklarında komik duruma düştükleri kanısına kapılırlar. Belki de heyecanlanıp kem küm etmekten korkarlar. Çoğu zamanda nasıl karşılanacaklarını bilmediklerinden ‘açık düşmekten‘ çekinirler. Aslında sevgiyi ifade etmekte zorlanan insan sayısı hiç de az değildir. Pek çok fiziksel hastalıktan daha yaygın bir sorundur ifade zorluğu. Çözmenin yolu ise bu sorunun üzerine gitmektir.

ÜÇ: Sevginin sözcüklerle ifadesi hoştur. Pek çok insan o güzel sözcük ve cümleleri duymaktan mutlu olur. Ama daha güzeli, sevgiyi açıklamaya çalışmak yerine onu kanıtlayacak bir tutum ve davranış içinde olmaktır. Sevginin en hoş kanıtı, sevgiyi yaşamak ve yaşatmaktır.

DÖRT: Sanat ve edebiyat yeteneğiniz çok gelişkin olmayabilir. Ama sevginizi ifade etmek istemeniz bence yeterlidir. Kendi sözcüklerinizle kendi cümlelerinizi kurun. Bunu yaparken de içine hissettiklerini katın. Böylece kendiniz olacaksınız. Bir duygusal ilişkide insanın kendisi olmak kadar doğru bir başka şey olamaz.

BEŞ: Aşkı istemek, mutluluğu istemektir. Aşkı istemek, yaşamın sevincini derinden duymayı istemektir. Ama aynı zamanda aşk, bir olumsuzluk noktasına sürüklenip acı yumağı haline dönmeden önce “Bu yaşadığım, aşk olabilir mi; yoksa yanılan ben miyim?” diye sorabilme cesaretini gösterebilmektir. Aşkta asla karşılıklı beklentiler olmaz; ama aşk aynı zamanda “Ne veriyorum? Ne alıyorum?” sorularını kendine cesaretle sorabilmektir.

ALTI: Aklın olmadığı bir sevgide, sevilen ile gerçek olanın aynı kişi olmama ihtimali yüksektir. Akılsız sevgilerde kişiler genel olarak kafalarında yarattıkları bir hayale kapılırlar. Eğer bir gün hayal ile gerçek karşılaşırsa, büyük bir kırgınlık yaşamaları da kaçınılmazdır. Bu nedenle sevginin, en az günlük yaşamın kendisi kadar objektif koşulları olduğunu unutmamak gerekir. Dünya’nın Güneş’in etrafında dönmesinin hayal ve isteklerimizden bağımsızlığı gibi; sevginin geleceği de kendi başına kurulan hayallere ve dile getirilmemiş isteklere bağlı değildir. Sevgi, emek ister; emek ise akla ihtiyaç duyar.

YEDİ: Mevsimlerle anılan duygusal kavramların başında aşk gelir. İlkbahar, doğanın canlanmasına bağlı olarak insan duygularının da filizlenip canlandığı bir dönem olarak kabul edilir. Yaz ayları aşkın sıcaklığı ve yakıcılığı ile eşlenir. Bu benzetmelerde haklılık payı olmakla birlikte aşkı bir mevsime bağlamak da ona haksızlık olur. Aşkın belki de en önemli özelliği zamandan, mekândan ve koşullardan bağımsız olarak doğup büyüyebilmesidir. Belki de bu nedenle bir İtalyan atasözü, “Aşk, ülkesini kanunsuz idare eder” der.

SEKİZ: Duygusal ilişkiler ve özel olarak aşk, çoğu zaman iyi şans diyebileceğimiz heyecan verici tesadüflerle başlıyor. Yoğunluk artırarak yoluna devam edebilenleri var. Günün ilk ışıkları ile doğan kimi aşklar ise güneşini ferini kaybetmesi ile sona erebiliyor. Aşkı eninde sonunda tüketilecek, günün akşam oluşuna benzer biçimde silinip gidecek bir süreç gibi kavrayanların sayısı hiç az değil. İmkânsız olanlar da dâhil, her zaman ruhlarında aşka yer açıp sonsuz aşka inananlar var olmaya devam edecek. Aşkın yeri yurdu gibi mevsimi de yok.

DOKUZ: Anlaşılıyor ki; gerçek sevgi ilişkisi problem yerine çözüm odaklıdır. Sıkıntılar, zorluklar ve sorunlar günlük yaşamın olağan parçaları kabul edilir; bunlar bir ayrışma ve çatışma nedeni olarak algılanmaz. Etkileşim, dinleme, konuşma ve iletişim sevgi sürecinde değerli özellikler olarak kabul edilir. Sevginin gelişimi ile birlikte problem çözme performansı da yükselir; taraflar sorun çözdükçe tek tek ve birlikte daha güçlü hale gelirler.

ON: Sevginin ne olduğunu öğrenmek için biz sözlüğe başvurmanız fazlaca yararlı olmaz. Çünkü sevginin öğrenilmesi ve özümsenmesi, yer aldığımız yaşam çevresinden aldığımız etkiler, birlikte olduğumuz insanlar, içinde doğup yaşadığımız sosyal kültürle yakından ilgilidir. Bunlara kişisel düzeydeki zihinsel ve duygusal oluşumumuzu da eklediğimizde, sevginin gerçekte bir sözcükten çok daha karmaşık bir kavram, hatta kurum olduğu ortaya çıkar. Ne olduğu konusunda uzlaşmadığımız başka kavramlarla sağlıklı iletişim kuramadığımız gibi, farklı sevgi algıları da olumlu sevgi iletişimini engelleyici etki yapar. Çok fazla sayıda faktörün bir araya gelmesini gerektiren bu karmaşık durum, doğal bir şekilde sevgi iletişimi zorlaştırıyor; hatta pek çok durumda ‘iyi tesadüflere’ bağlı kılıyor. Demek ki; cevaplamamız gereken birinci soru sevgiyi nasıl tanımladığımız veya sevgiden ne anladığımızdır. Ayrıca dünyada ‘başarılı’ sevgi öyküleri bulabilecek olmakla birlikte sevginin ‘sözlük’ basitliğinde bir başvuru kitabının olmadığını da bilmeliyiz.

ONBİR: İyi bir ilişki için kişilerin birbirinin kopyası olması gerekmez. Doğal olarak her insanın bedensel, duygusal, düşünsel veya kültürel farklılıkları var. Bu farklılıklar ilişkinin gelişmesinde bir zenginlik ve çeşitlilik potansiyeli oluşturur. Farklı bakış açılarını ve kişilikleri karşılıklı zenginleşmek için bir cevher kaynağı olarak düşünmek uygun olur. Karşılıklı etkileşim, her kişinin önceden hâkim olduklarından farklı, yeni alanlarla tanışmasını sağlayabilir. Herkes kendi farklılığını ilişkiye taşıyabilir; burada önemli olan, bunları paylaşılabilir hale getirmektir. Farklı bakış açıları ilişkinin taraflarından birisinin kazanması gereken bir mücadeleye dönmek yerine ilişkiye ve sevgiye katkı yapan bir strateji olabilmelidir.

ONİKİ: Sevgi, olumluluk üzerine kurulması gereken bir ilişkidir. Sorunlar üreterek bir ilişkiyi sürdürmek mümkün değildir. Hata bulmak yerine, bunları konuşmak; sorunları süründürmek yerine birlikte çözmeye çalışmak daima daha iyi sonuçlar verir. Yıkmak kolaydır; ama bir sevgi dünyasını kurmak, bazen bir ömre bile sığmayabilir.

ONÜÇ: Mutluluk konusunda nasıl bir yanlış algı ve kabul içindeyiz? Mutluluk konusunda yaptığımız birinci yanlış, sonsuz yaşam –yani ölümsüzlük– konusunda yaptığımız büyük hayale benziyor. An be an mutlu olmak yerine sonsuza kadar sürecek bir mutluluk süreci arzu ediyoruz. Masallar bile “Sonsuza kadar mutlu yaşadılar” diye bitmiyor mu? Orada ifade edilen, bir vesile ile yakalanan mutluluğun sonsuza kadar bizi saran bir iklim olmasıdır. Bu varsayım, gerçek bir illüzyondur. Özellikle günümüzün mutluluk kavrayışı, bu duygu toplamının bir tüketim nesnesi haline geldiğini gösteriyor. Neyi aynı tadı alarak sonsuza kadar tüketmeye devam edebiliriz? Aşkın ve insanın bile tüketilir hale geldiği yeni dünyada sonsuza kadar tüketip haz alınacak bir ‘şey’ olabilir mi?

ONDÖRT: Mutluluk adına en çok istenenlerin başında aşk gelmez mi? Hâlbuki insan deneyimi ve onun görünümlerinden birisi olan sanat, aşkın mutluluk kadar mutsuzluk kaynağı olduğunu da gösteriyor. Mutluluk adına aşkı talep ederken gizil biçimde mutsuzluk ihtimalini de almış oluyoruz. Aşkın mutlu yapma potansiyeli de bu siyah-beyaz gibi ikili karşıt yapısından kaynaklanıyor.

ONBEŞ: “Sevmekten sonra en büyük mutluluk” der Fransız yazar André Gide, “sevgisini itiraf etmektir.” Gerçekten sevgi ifade edilmekle güç kazanır. Bir kişide yoğunlaşmış olan sevgi, iki kişilik olmaya başlar. Sevginin ifadesi, ışığın ve gölgenin birlikte var olması gibidir. Işık olmadan gölgenin kavranamadığı gibi sevginin algılanması da ifade edilmesine bağlıdır. Sonuçta; seven ve sevilen, birlikte var olurlar. Sevgiyi ifade eden sözlerin gücü, sevginin gücünün işaretidir. Alman ozan ve düşünür Goethe, sevgi ile sözlerin buluşmasını şöyle ifade eder: “Sözlerimiz yürekten gelmedikçe hiçbir zaman iki yüreği birleştiremezsiniz.” Bu sözleri şöyle yorumluyorum: Sevginin kavranması için ifade edilmesi gerekir; sevgi ifade edilince yerini, ışığını ve suyunu bulmuş çiçek gibi daha bir istekle büyür ve gelişir.

ONALTI: İnsan, sevgiye saygı ve özen göstermeli. Sevgiye emek vermeli. Sevmek, yaşamımızı ve evrenimizi anlamlandırmaktır. Bu anlam adınadır ki; sevgi ifade edilmeli. Sevginin doğru ifadesi, hem varoluşumuzu ve ilişkimizi hem de yaşadığımız evreni zenginleştirir.

Aforizmalar, Aşk, Duygusallık, İlişki, Sevgi kategorisine gönderildi | , , , , , , , , ile etiketlendi | Yorum yapın

Teknoloji ve Veri, İşletmeyi Nasıl Değiştiriyor?

Gürcan Banger

Yeni teknolojik dönüşümün anahtarı “nesne” kavramıdır. Yeni teknolojiler açısından nesne, içinde gömülü olarak bilişim-iletişim donanımı ve yazılımı bulundurabilen her türlü varlıktır. Söz konusu nesne; duruma göre bir sistem, cihaz, araç, aksesuar veya herhangi bir fiziksel şey olabilir. Bu tür bir nesneye, gömülü olarak barındırdığı bilişim-iletişim donanımı ve yazılımı nedeniyle “akıllı ve bağlantılı (iletişebilir) nesne” adı verilir. Nesnenin akıllı olarak nitelenmesi içindeki bilişim donanım ve yazılımı sayesinde –sınırlı ölçüde de olsa– bazı kararları verebilmesi ve uygulayabilmesidir. Bunu gömülü olarak içerdiği bilişim donanım ve yazılımının gerçekleştirdiği “yapay zekâ” uygulamaları ile yerine getirir. Yapay zekâ, bir bilgisayarın veya bilgisayar denetimli bir makinenin çeşitli faaliyetleri zeki canlılara benzer şekilde yerine getirme yeteneğidir. Akıllı ve bağlantılı nesne, yapay zekâ özelliğini gerçekleştirmek için gömülü bilişim donanımı ve yazılımından yararlanır.

Canlıların çevrelerinde olup bitenleri duyu organlarıyla hissetmesine benzer biçimde, makineler de sıcaklık, basınç, hız, nem, hareket, titreşim vb. gibi değerleri kendi üzerlerindeki sensörler aracılığıyla algılarlar. “Sensör”; ısı, ışık, nem, ses, basınç, kuvvet, elektrik, uzaklık, ivme ve pH gibi fiziksel veya kimyasal büyüklükleri elektrik sinyallerine çeviren düzeneklere verilen genel isimdir. Gömülü bilişim donanım ve yazılımına sahip olan akıllı nesneler, kendi ve çevresel durumlarını tespit etmek için kendileriyle ilişkilendirilmiş sensörler aracılığı ile elde ettikleri ölçüm verilerinden yararlanır. Böylece akıllı nesne, sensörlerden kendisine gelen verilere dayalı olarak bazı kararlar üretme ve oluşan durumu ilgili noktalara iletme veya gerekli bazı eylemleri yerine getirme imkânına sahip olur.

Akıllı ve bağlantılı nesne, sensörler aracılığı ile elde ettiği verilerin veya bunlara bağlı olarak ürettiği enformasyonun tümünü kendisi kullanmaz. Başka sistem, cihaz veya kişiler tarafından kullanılması gereken verileri iletişim donanım ve protokollerini kullanarak ilgili noktalara iletir. Verilerin veya enformasyonun iletildiği nokta bir başka akıllı nesne, bir mobil cihaz taşıyan insan operatör veya verilerin kaydedileceği “Bulut Bilişim” deposu olabilir. Bulut Bilişim ortamına kaydedilen veriler gerçek zamanlı olarak ya da daha sonraki bir zamanda “Analitikler” adı verilen analiz yazılımları tarafından incelenir veya ilgili kişilerin yorumlaması için yazılı ve/veya görsel rapora dönüştürülür. Akıllı ve bağlantılı nesneler genel olarak kablosuz ve kablolu şekillerde iletişim kurar.

2020-2025 diliminde akıllı ve bağlantılı nesne sayısının 50 milyarı aşacağı yönünde tahminler var. Aynı çerçevede bir akıllı evde onlarca, çok da büyük olmayan bir fabrikada yüzlerce akıllı ve bağlantılı nesne (sistem, cihaz, makine, hatta ürün) bulunacak. Bu nesneler kendileri ile ilişkilendirilmiş sensörlerden elde ettikleri verilerle kendi durumlarını tespit edecek; üzerinde gömülü bilgisayar yazılımı sayesinde bazı kararlar üreterek eylemlerde bulunacaklar. Nesnelerin elde ettikleri verilerin bir kısmı ayrıca işlenmek üzere “Bulut Bilişim” depolarına gönderilerek kaydedilecek. Gene Bulut Bilişim ortamında yer alan analiz yazılımları çok farklı kaynaklardan yoğun biçimde gelen bu verileri gerçek zamanlı veya çevrim dışı şekilde işleyerek bazı sonuçlar çıkarılması için raporlayacak.

Yeni teknolojilerle donatılmış bir işletmede aynı anda yüzlerce, belki de binlerce farklı yapı ve özellikteki sensörden elde veriler akıllı ve bağlantılı nesneler tarafından Bulut Bilişim depolarına iletilecek. Farklı kaynaklardan gelen ve karışık biçimde depolanmak durumunda kalan bu veri yığınlarına “Büyük Veri” adı verilir. Büyük Veri yığınları, karışık ve karmaşık yapıları nedeniyle geleneksel veri tabanı ve dosya sistemlerinden farklıdır. Bu yığınların analiz edilmesi, ayıklanması ve işlenmesi amacıyla “Analitikler” adı verilen özel yazılımlar kullanılır.

Büyük Veri; İnternet sunucu bilgisayarlarının günlük (bağlantı) kayıtları, İnternet istatistikleri, sosyal medya içerikleri, bloglar, (sıcaklık, basınç, nem, hareket, titreşim vb. gibi) farklı özelliklere sahip sensörlerden gelen ölçümler, GSM operatörlerinden elde edilen arama kayıtları gibi büyük miktardaki verilerden oluşuyor. Büyük Veri, doğru seçilmiş analiz yöntemleri ile yorumlandığında kuruluşların stratejik kararlarını sağlam biçimde almalarına, risklerini daha iyi yönetmelerine ve inovasyon fırsatı yaratmalarına imkân sağlıyor.

Giderek daha fazla hareketlenen ve karmaşık hale gelen, insanlar ve nesneler arası bağlantıların çoğaldığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu bağlantıları kullanırken İnternet’in büyük ağı üzerinde sayısal ayak izlerimizi bırakıyoruz. Bunlar ise Büyük Veri yığınlarına akan –adeta büyük denize su taşıyan küçük dereler benzer biçiminde– veri girdilerini oluşturuyor. Günümüzde işletmeler sürdürülebilir olmak ve büyüyebilmek için bu büyük ve hızlı hareket eden veri akımlarından yararlanmak zorundalar. Böylece gerçek zamanlı verileri kullanarak piyasa, müşteriler ve ihtiyaçlar hakkında güçlü bakış açıları elde edebilecekler.

İnternet’in imkânlarının genişlemesi ve yaygınlaşması ile akıllı ve bağlantılı nesnelerin ortaya çıkışı veri üretimini miktar ve çeşitlilik olarak artırdı. Geçmişte hiç olmadığı kadar verinin üretilmeye başladığı bu çağda bilişim alanındaki zenginleşmeye eşzamanlı olarak Büyük Veri teknolojisi ile veri uzmanlığı disiplinlerindeki gelişmeler eşlik etti. Büyük Veri teknolojisi ve Analitikler (analiz yazılımları) sayesinde veri yığınları üzerinde çalışarak yenilikçi bakış açıları yaratmak mümkün olabiliyor. Bu durum, işletmelerin daha yüksek performans düzeylerine tırmanabilmeleri için bir zemin oluşturuyor. Böylece işletmeler henüz yer almadıkları pazarlara girme ve yeni pazarlar oluşturma becerisi elde ediyor. Bilindiği gibi; bu çağın anahtar fonksiyonlarından birisi olan inovasyon eski çözümlere daha kaliteli ve ucuz çözümler bulunması yanında yeni ürünler aracılığı ile yeni pazarlar yaratılmasına imkân sağlıyor.

Veri akımlarının analiz edilerek iş bakış açısı ve yaklaşımları olarak yorumlanması sadece işletme performansı ile ilgili değildir; hızlı değişim çağında bu ihtiyaç işletmenin kalıcılığının da vazgeçilmez şartıdır. Küresel pazarda yapılan işletme bazlı araştırmalar Büyük Veri teknolojisinden yararlanan firmaların pazarları etkilemekte ve geleneksel değer önermeleri olan firmaları ‘ürkütmekte’ başarılı olduğunu gösteriyor. Veri teknolojilerinden yararlanarak komşu sektörlerden herhangi bir iş alanına giren rakip firmalar veya yeni yenilikçi (start-up) işletmeler pazarların yapısını ve işleyişini değiştiriyor.

Teknoloji, iş yaşamını bir dönüm noktasına getirdi. Büyük Veri teknolojisi, veriyi kullanarak yeni bakış açıları geliştirmek için yeni imkânlar yaratıyor. Mevcut işletmeler, veri teknolojilerinden yararlanarak sanayi sektörlerine giren ‘yeni yetme’ girişimcilerin meydan okumaları ile karşılaşıyor. Mevcut işletmeler pazarda kalıcılık ve sürdürülebilirlik konumlarını korumak için verilerden yararlanmak üzere kendi yapılarını ve süreçlerini gözden geçirip yeniden düzenlemeleri gerekir. Pazara yeni giren oyuncuların donanım ve becerilerini dikkate alarak değer önermelerini yenilemeye ihtiyaç duyacaklar.

Değişim Faktörleri
Büyük Veri teknolojisi aracılığı ile yeni bakış açıları edinmenin yararlarını fark eden işletmeler bu alanda yatırım yapmaya ikna oluyor. Hiç kuşkusuz; işletmenin tutucu ve gelenekçi kültürü bu uyarlanmada geriye çekip engelleyen bir güç olabiliyor. Küresel piyasa araştırmalarına bakılırsa yeni veri teknolojilerine sıcak bakan işletmelerin yarıdan fazlası ortalama üç yılda yatırımlarının geri döneceğini öngörüyor.

Pazar ve işletme araştırmaları, veriye yapılacak yatırımların hangi alanlarda iyileştirmeye ve yeni fırsatlara yol açacağı konusunda bazı ipuçları veriyor. Bunlardan birincisi; verimlilik artışı ve maliyet iyileştirmesi alanında olacak. İkinci iyileşmenin mevcut işlerde oluşacak büyüme şeklinde olacağı öngörülüyor. Üçüncü gelişim alanı yeni gelir akımlarına neden olacak pazar-ürün inovasyonlarının yaratılmasıdır. Dördüncü gelişim alanı ise yeni işlerin yaratılması ile verinin kendisinin parasallaştırılması ile sağlanacak. Buradaki genel yaklaşım, elde edilen veri yığınlarının yeni veya daha yüksek debili gelir sağlayacak iş modelleri aracılığı ile dolaylı veya dolaysız değerlendirilmesidir.

İşletme yöneticileri arasında yapılan araştırmalar, büyük veri teknolojisinin işletmenin etkinlik ve rekabetçiliğinin iyileştirilmesinde anahtar önemde kabul edildiğini ortaya koyuyor. Bu kabulün nedeni, yöneticilerin yüksek oranda büyük veriyi maliyet azaltma fırsatlarını değerlendirmek için uygun bir teknoloji olarak görmelerinden kaynaklanıyor.

Maliyet azaltma girişiminin birinci yolu büyük verinin yeni bakış açıları kazandırma gücüdür. Büyük veri sayesinde operasyonel verimliliği iyileştirmek için yeni fırsatların fark edilmesi ile maliyet düşürülmesinin sağlanabileceği öngörülüyor. Büyük veri sayesinde tedarik zincirinin, hizmet maliyetinin, müşteri kaybetme oranı ile benzerlerinin analizi yapılabilir. Büyük veriyi analiz edecek olan yazılımlar –ki “Analitikler” olarak isimlendirilir– riskin azaltılması, her türlü kaçağın önlenmesi ve müşteri-ürün uyumluluğunun sağlanması açısından değerli yardımcılar olabilir. Büyük veri ve analitikler, çeşitli maliyet kalemlerinin düşürülmesinde yüksek oranlı katkı yapabilir.

İşletme yöneticileri maliyetlerin düşürülmesinde ikinci yolun işletmedeki bilgi sisteminin yenileştirilmesinden geçtiğini öngörüyor. Büyük veri teknolojisinin edinilmesi ve işletmeye özümsetilmesi ile bilişim teknolojisi (BİT) giderlerinde geleneksel modele oranla maliyetlerin daha düşük olması sağlanabilir. Yeni büyük veri merkezli bilişim-iletişim teknolojisi hem donanım hem de yazılım alanında sağladığı imkânlarla veri depolama ve işleme birim maliyetinde geleneksel olana göre daha ucuza mal olabilir.

Maliyetlerin düşürülmesi, –gelir akımı sabit büyüklükte tutulduğunda– işletmenin bir bütün olarak daha katma değerli hale gelmesinde ‘bir ölçüye’ kadar katkı yapar. İşletmenin kalıcılığı, sürdürülebilirliği ve büyümesi için –maliyet azaltımı yanında– gelir akımının büyütülmesi kaçınılmazdır. Maliyetler konusunda yapılacak iyileştirmeler rekabet açısından yüksek önemde olmasına rağmen rekabetçi pazarda var olmaya devam edebilmek için farklılaşmayı sağlayacak girişimlere gerek duyulur. Dolayısıyla akıllı işletme yöneticileri maliyetleri aşağıya çekmekten daha fazlasını yapmaları gerektiğini bilir.

Büyük veri, ihtiyaç duyulan farklılaşmanın yaratılabilmesi için değerli bir faktör olabilir. Büyük verinin analizi ve yorumlanması ile elde edilecek sonuçlar, müşterilerin ve tüketicilerin daha doğru anlaşılması ve pazarlama ile satış etkinliklerinin geliştirilmesi sayesinde pazara sunulan ürün ve hizmetlerde iyileşme sağlayabilir. Pazarların ve müşterilerin daha iyi anlaşılmasına yönelik işletme içi ve dışı verilerin toplanıp değerlendirilmesi sayesinde –henüz deklare edilmemiş olanlar da dâhil olmak üzere– müşteri ihtiyaç ve beklentilerine ilişkin 360 derece görünüm elde edilebilir. Müşterinin ihtiyaç ve problemleri ile ekosisteminin derinlemesine incelenmesi ve ardından davranış modelinin ortaya konması işletme tarafından pazara yenilikçi sunumların yapılabilmesi ve başarılı müşteri deneyimi yaratılması açısından önemlidir.

Büyük verinin iş ekosistemine getirdiği önemli farklılıklardan birisi, sektörel sınırları değiştirerek pazarın yapısında dönüşüme neden olmasıdır. Örneğin tüketici malı üreten işletmeler büyük veri teknolojisi sayesinde müşteriyi daha iyi anlamalarına bağlı olarak perakendecilik sektörlerine doğru yayılıyorlar. Aynı nedenden kaynaklanarak bazı işletmeler coğrafi konum esaslı pazarlama faaliyetlerine başladılar. Telekomünikasyon şirketleri büyük veri sayesinde yeni gelir akımları yaratma çabası içindeler. Yerel yönetimler (belediyeler) uzaktan yapılan akıllı ölçüm teknolojisi sayesinde tüketicilere yeni tarife teklifleri yapabiliyor. Özetle; büyük veri teknolojisi işletmelere yeni gelir akımları yaratmak için fırsatlar sunuyor.

Yeni teknolojilerle birlikte bilgi bir üretim faktörü halini gelirken veri de bir parasallaştırma (monetarizasyon) fırsatı haline dönüştü. Bazı sınai ve ticari sektörlerde veri, onu elinde bulunduran firmanın birincil ürünü olmaya başladı. Dijital yöntem ve tekniklerle haritalama çalışmaları yapıp fiziki harita pazarlaması yapan firmaları örnek olarak sayabiliriz. İnternet ortamında yapacağımız kısa bir araştırma ile pek çok finansal danışmanlık firmasının “bilgi servisleri bölümü” kurduğunu ve bu yolla veriden yeni gelir akımları elde etme yoluna gittiğini görebiliriz. Taşıma sektöründe bazı firmalar taşıyıcılara parsiyel yük bulma konusunda enformasyon sağlayarak parasallaştırma fırsatı oluşturmaya çalışıyor. Özetle; veriye ihtiyaç duyulan ve ulaşmada zorluklar yaşanan her iş ve yaşam alanı verinin parasallaştırılması için yeni fırsatlar yaratmaya adaydır.

Önümüzdeki dönemde veri sadece üretime katılan bir faktör olmakla kalmayacak, aynı zamanda verinin kendisi bir ürün veya hizmet olarak işletmelerin birincil pazar sunumları arasında yer alacak. Yakın gelecekte verinin bir meta olarak pazarlanmasına daha fazla tanık olacağız.

Büyük veri teknolojilerinden yararlanmak işletmelere 1- verimliliği artırmak ve maliyetleri düşürmek, 2- yeni gelir akımları yaratma konusunda yenilikçi bakış açıları kazandırma, 3- inovatif pazar-müşteri-ürün çözümleri ile pazarın geleneksel yapılanmasını dönüştürme ve 4- verinin kendisini bir parasallaştırma unsuru olarak değerlendirme gibi yeni fırsatlar kazandıracak. Hiç kuşkusuz; iş-işletme ekosisteminin doğasına bağlı olarak bu fırsat modellerinin oluşturduğu daha karmaşık parasallaştırma türleri de gündeme gelecek. Bir işletmenin verinin yarattığı yeni imkânlardan yararlanabilmesi için öncelikle verinin değerini doğru kavraması, büyük veri dâhil yeni teknolojileri takip etmesi, pazardaki ihtiyaç ve problemleri yakından gözlemesi ve büyük veri üzerinden kendi geleceğini oluşturacak stratejiyi hazırlaması gerekiyor.

Veri Karşısında Bugünün İşletmesi
Endüstri 4.0 ve Nesnelerin İnterneti’nin dayanakları olan yeni teknolojiler geleneksel işletmelere karşı adeta bir ‘meydan okuma’ konumundalar. Gelişmiş ekonomilerde büyük veri teknolojisine geçiş yapma konusunda işletmelerin ciddi gayret ve planları var. Giderek daha fazla oranda şirket büyük veri teknolojisini edinmenin kaçınılmazlığını kavrıyor. Yeni pazar-müşteri şartlarını doğru okumayı başardığımızda verinin değer zincirinde temel önemde bir unsur haline geldiğini daha kolay anlıyoruz. Yukarıda değinildiği gibi veriye bağlı ürün ve hizmetler pek çok firma açısından geleneksel arzın yerini almaya adaydır.

Giderek daha fazla işletme, Endüstri 4.0 ve Nesnelerin İnterneti’ni kendi yapılarında nasıl kurgulayabileceklerinin merakı ve araştırması içinde yer alıyor. Akademik etkinliklerin veya iş konusundaki farkındalık ve eğitim çalışmalarının bu alana yoğunlaşması artan ilginin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Teknolojik (dijital) dönüşümü gündemine alan kuruluşların kaçınılmaz biçimde üzerine düşmeleri gereken teknolojilerden birisi büyük veri olmak durumundadır. Dijital işletme olmayı başarmak isteyen kuruluş, kendi içinde ve ekosisteminde var olan, üretilen ve hareket eden verilerden yararlanmak zorundadır. Bu akışkan veri yığınları arasında en değerli olanlardan birisi müşteri deneyimini yansıtan verilerdir. Müşteri deneyiminin –Analitikler aracılığı ile– analiz edilmesi pazarın ve müşterinin hızlı değişebilen, hatta henüz ifade edilmemiş istek, beklenti ve ihtiyaçlarının doğru anlaşılması için yüksek önemdedir. Başta sosyal medya platformları olmak üzere bu tür veri yığınlarının elde edilebileceği pek çok kaynak var veya olabilir. Bu kaynaklardan gelen verileri toplamak, analiz etmek ve yorumlamak işletmenin kalıcılığı, sürdürülebilirliği ve büyüme potansiyeli açısından stratejik önemdedir.

Endüstri 4.0 ve Nesnelerin İnterneti’ni var eden teknolojilerle işletmeleri ve fabrikaları dönüştürmek gereği konusunda sorular ve kuşkular giderek azalıyor. Yöneticiler bu konuda daha fazla oranda “Nasıl?” sorusuna odaklanıyor. Aynı durum büyük veri teknolojisinin işletmeye özümsetilmesi sürecinde de yaşanıyor. Buna karşılık gelişmiş ekonomilerdeki örnekler henüz kurulumda ve uygulamada başarı oranının çok yüksek olmadığını gösteriyor. Buradaki başarı göstergesi, teknik işlerlik olmaktan daha çok, yatırımın işletmeye değer olarak geri dönüşüdür.

Büyük veri teknolojisinden beklenen sonuçları elde etmede karşılaşılan zorlukların bir kısmı işletmelerin geleneksel yapılarından, statik örgütlenme, iş yapma ve ilişki kurma biçimlerinden kaynaklanıyor. Bu tür engeller verilerin analizi ve değerlendirilmesi ile oluşacak bakış açılarının yeniliklere dönüşmesini zorlaştırıyor. Bu tür zorluklar yaşamayan yeni girişimciler veya komşu sektörlerin firmaları başarılı çözümlerle pazara kolayca girebiliyor.

Büyük veri teknolojisini etkili biçimde kullanıp değer elde eden firmalarda kuruluşun değişik noktalarından gelen kişilerin bir büyük veri gündeminde buluşabildiğini gözlüyoruz. Bazı sektörlerde ise birden fazla firma bir araya gelerek büyük veriden işbirlikçi biçimde yararlanmanın yollarını geliştirerek ortak yarar elde ediyor. Bu şekilde birden fazla firmanın dâhil olduğu projelerde büyük veri işlerinin yönetilmesi bu alanda uzmanlaşmış bir başka kuruluşa delege edilebilir.

Büyük veri teknolojisi, geleneksel bilişim altyapısı ve süreçlerinden daha fazlasına ihtiyaç duyacak. Geleneksel işletmede var olan bilişim teknolojisi ile büyük veri ve analitiklerden yararlanmak önemli zorluklardan birisi olabilir. Büyük veriden yararlanma konusundaki problemlerden birisi –özellikle büyük ve yaygın şirketlerde– verilerden yararlanarak oluşturulan bakış açılarının şirketin farklı yönetim kademelerinde aynı olmamasıdır. Üst yönetim sonuçlara şirketin kurumsal bütünlüğü açısından bakarken örneğin yerel birimler kendi pazarları açısından ele alabilirler. Büyük veriden elde edilen sonuçlara bakarak verilecek kararlarda şirketin merkezi ve yerel birimleri açısından farklı bakış açıları oluşması beklenen bir durumdur. Dolayısıyla büyük veri teknolojisinin şirkete girişi ile birlikte yönetim modeli konusunda yeni sorular da gündeme gelebilecektir. Büyük veri de dâhil olmak üzere işletmede yeni teknolojilerin kurulması sadece ‘teknolojik dönüşüm’ olarak kabul edilebilecek bir süreç değildir. Teknolojik yenilenme ile birlikte ‘kurumsal dönüşüm’ başlığı altında dönüşüm liderliği, yol haritası ve yeniden yapılanma gibi yeni kapsamlı sorular da geliyor.

Yenilenen İşletme
Büyük veri teknolojisiyle donatılmış işletme nasıl gerçekleşecek? Dönüşüm sürecinde yardımcı olacak, kılavuzluk yapacak ilkeler nelerdir? Öncelikle; büyük veri ile neyin başarılmak istendiği konusunda açık bir kavrayışa sahip olmak gerekir. İşletme yönetimi büyük verinin sağlayacağı yararları görüşme, tartışma ve uzlaşma için gerekli zamanı ayırmalı ve ihtiyaç duyulan ön çalışmayı yapmalıdır. Bu konudaki soru alanlarından birisi müşterinin mevcut durumunu, ekonomisini ve değişimini anlamak yönünde olacaktır. Keza; işletme içindeki imkân ve yeteneklerin gözden geçirilmesi, iyileştirme potansiyelinin değerlendirilmesi ve büyük veriye geçişin işletmede yapabileceği etkilerin incelenmesi gerekir.

Yukarıda özetlendiği şekilde büyük veriye geçişteki amacın açıkça ortaya konmadığı durumda yanlış veya yararsız bir dönüşüm girişimine savrulmak şaşırtıcı olmaz. Dönüşüm sürecinin baştan sona, her aşama için amaçları, hedefleri ve beklentileri ortaya konmalıdır.

İşletmeye uygulanacak olan tüm yeni teknolojilerde olduğu gibi büyük verinin uyarlanması konusundaki en ciddi zorluklardan birisi bilgili ve becerili insan kaynağının bulunmasıdır. İşletme için büyük veri ihtiyaçlarını da içine alacak biçimde bir insan kaynağı stratejisi geliştirmek gerekecektir. Oluşturulacak büyük veri ekibi çeşitli becerilerin toplamı olmak durumundadır. Bunlar arasında analitik düşünme ve veri bilimi becerilerinin öne çıkacağını söyleyebiliriz. Ayrıca büyük verinin analizi sonucu ortaya çıkacak enformasyonun karar vermeye yönelik olarak değerlendirilmesi becerisine ihtiyaç olacaktır.

Güvenilir ve kaliteli bir bilişim sisteminin kurulması, işletme açısından daima ciddi bir yatırım konusu olmuştur. Büyük veri teknolojisinin işletmeye uyarlanması konusunda yöneticilerde bu türden bir yatırım ihtiyacı doğacağına ilişkin tedirginlik yaşanmasını –geçmiş deneyime bakarak– olağan karşılamak gerekir. Diğer yandan Endüstri 4.0 ve Nesnelerin İnterneti teknolojileri ve iş modelleri ile oluşan yeni durum geçmişe oranla bazı farklılıklar içeriyor. Bu yeni durumu oluşturan unsurlar veri depolamayı ve işlemeyi işletmeler için daha düşük maliyetli hale getiriyor. Bir yandan teknolojinin ‘uyarlanmaya hazır’ hale gelmesi, diğer yandan kiralama ve ‘kullandığın kadar öde’ iş modellerinin gelişmesi büyük verinin işletmeye özümsetilmesini kolaylaştırıyor. Bu arada bilişim donanımı fiyatlarındaki düşüşün toplam edinme maliyetini olumlu yönde etkilediğini eklemeliyiz.

Büyük veri yığınları, adından da anlaşılacağı gibi hacim olarak büyük miktarlı ve yapı olarak farklı çeşitlilikte veriyi barındırır. Bu durum, geleneksel veri tabanlarına oranla farklı çözümlere ihtiyaç duyulacağı anlamına gelir. Gerçekten geleneksel veri tabanı, “yazarken modelle” olarak isimlendirilen bir yaklaşım kullanır; veri tabanının yapısını daha baştan belirleyerek verileri bu yapıya uygun olarak yazar / kaydeder. Diğer yandan büyük veri teknolojisine uygun veri tabanları “okurken modelle” şeklinde bir yaklaşım kullanır. Bu yaklaşımda veri bir işleme uğratılmadan kaydedilir ve okunurken istendiği şekilde yapılandırılır. Bu durum, büyük veri yığınlarının analizi için kullanılacak süreyi kısaltıcı etki yapar. Sonuçta karmaşık veri kümelerinin depolanması hızlandırırken verilerden bakış açısı (yorumlar, değerlendirmeler) yaratılması sürelerini de kısaltır. Özet olarak büyük veri, işletmede uygulamaya geçilmesi açısından teknolojik olarak ihtiyaç duyulan olgunluğa sahiptir.

Büyük Veri Merkezli İşletme
Büyük veri teknolojisini işletmeye uyarlamak ve veri kaynaklı bakış açısı odaklı bir işletme oluşturmak için yeterli neden var. Önemli olan; bu kurulumun hangi ilkelerin ışığında, ne türden bir çerçevede yapılacağı merak ve ilgi konusu olan sorulardan birisidir. İşletmenin büyük veri ile dönüşümüne girişirken ilk gözden geçirilmesi gereken unsur kurumsal amaçlardır. Bu amaçların gerçekleştirilmesi için büyük veriden nasıl yararlanılacağına ilişkin bir yol haritasının hazırlanması gerekir. Harita çalışmasının başlangıcı öncelikle işletmenin teknolojik olarak hangi aşamada olduğu ile yakından ilgilidir.

Büyük veri yığınlarına akacak olan verinin kaynağı insanlar ile akıllı ve bağlantılı nesnelerdir. Bu tür akışları yakalamak ve yönetmek için çok sayıda teknoloji ve uygulama söz konusudur. İşletmenin büyük veri sistemi bu teknolojilerin bir bileşimi olacaktır. Bu bileşimin oluşturulmasında işletmenin ihtiyacı olan esneklik, hız ve çeviklik yanında göğüslenebilecek maliyet dikkate alınmalıdır.

Bir işletmenin dönüşümü öncelikle bir kültür değişimi konusudur. Bu nedenle işletmede büyük veri teknolojisinin kurulup yürütülmesi bir veri bilimi ve analitikler kültürü yaratılmasını gerektirir. Endüstri 4.0 ve Nesnelerin İnterneti teknolojilerinin (kez büyük veri teknolojisinin) işletmede başarılı olma şartlarından birisi çalışanların teknoloji kullanımı ve veri bilimi konusunda donanımlı olmalarıdır. Yaşadığımız çağda veri bilimi, işletme içinde yeni bakış açılarının ve yaklaşımların oluşumu için vazgeçilmez önemdedir. Veri bilimi işletme kültürünün ayrılmaz bir bileşeni olmak zorundadır. Ancak kültürel değişimi de hedefleyen bir yol haritası izlendiği yeni teknolojilerden beklenen sonuçlar elde edilebilir.

İşletme yöneticilerinin –küreselleşmenin ve sertleşen rekabetin etkilerini hissederek– yeni verilere ve enformasyona olan ilgileri giderek artıyor. Bu nedenle yöneticiler İnternet ortamındaki enformasyona, sosyal medya platformlarına ve iş kültürü bloglarına daha fazla ilgi gösteriyor. Bu durumun örneklerini dünyanın her noktasından büyükten küçüğe her işletmede gözlemek mümkün oluyor. Bu ihtiyaca uygun olarak işletmede kurulacak büyük veri teknolojisi uygulamalarının yöneticilere ihtiyaç duydukları yer ve zamanda verilere erişim imkânı sağlaması gerekiyor. Bunu “her yerden, her an erişebilir veri” olarak söyleyebiliriz.

Veriye neden erişmek istiyoruz? Yöneticilerin verilere ihtiyaçları var, çünkü bunları analiz edip yorumlayarak pazar, müşteri, ürün, süreç alanlarında yeni bakış açıları ve yaklaşımlar oluşturmak istiyorlar. Bu yeni bakış açılarının ve yaklaşımların işletmenin değer yaratımına katkı yapması işletme için birincil performans göstergelerinden birisi olmalıdır. Bir başka deyişle büyük veri teknolojisine yapılan yatırımın geri dönüşü bunun bakış açılarına, dolayısıyla değer yaratımına yansıması ile ölçülecektir. Büyük veri teknolojisinin kurulumunu takiben veriyle ilgili süreçlerin işletmenin en değerli varlıkları arasında yer aldığını gözlemek ve doğrulamak kurumsal beklentilerden birisi olmalıdır.

Büyük veri teknolojisi ve kültürünün işletmenin en değerli varlıkları arasında yer almasıyla birlikte bazı kurumsal fonksiyonların bu yeni duruma göre düzenlenmesi gerekir. Bu yeni durumda işletmenin veri varlığının ve süreçlerinin nasıl korunacağı, bilişsel güvenlik ile mahremiyetin nasıl sağlanacağı ve veriyle ilgili yönetişimin nasıl gerçekleştirileceği sorularına sağlam ve sistematik cevaplar oluşturmasına ihtiyaç duyulacaktır.

İşletme yöneticisi, büyük veri ile değer yaratımına yönelik olarak yeni bakış açıları ve yaklaşımlar geliştirecek olmasına rağmen bu resmin tamamı değildir. Oluşturulan bakış açısı ve yaklaşımların işletmenin kurumsal ilişki sistemi içinde karar ve faaliyet noktalarına yayılımının sağlanabilmesi gerekir. Dolayısıyla büyük veri sistemini kurarken bu sistemden elde edilen sonuçların nasıl bir ilişki ağı içinde ve nasıl akacağı da kurgulanmak zorundadır.

Bitirirken
İşletmede gerek bir bütün olarak Endüstri 4.0 ve Nesnelerin İnterneti teknolojilerinin gerekse daha özel bir uygulama olarak büyük veri ve analitikler teknolojisinin kurulmasının aynı zamanda bir kurumsal dönüşüm olduğunun farkına varılmalıdır. Bu gerçek, yatırımı katma değerli hale getirmenin ilk kuralları arasındadır.

Hiç kuşkusuz; büyük veri teknolojisinin işletmeye özümsetilmesindeki amaç, kuruluşu pazar, müşteri, ürün ve süreçler açısından daha yenilikçi hale getirmektir. Ama rekabetin giderek sertleştiği bir dünyada aynı zamanda kalıcılık ve sürdürülebilirlik ile de ilgilidir. Gelecekte var olmayı umut eden bir işletme –Endüstri 4.0 ve Nesnelerin İnterneti çatısı altındaki diğer teknolojileri olduğu gibi– büyük veriyi önüne ciddi bir gündem maddesi olarak koymalıdır.

Bilgi - Enformasyon - Veri, Büyük veri - Big data, İnternet, İşletme, Sanayi - Endüstri, Teknoloji, Üretim / İmalat kategorisine gönderildi | , , , , , , , , , ile etiketlendi | Yorum yapın