Problemi Araştırmak, Tanımlamak ve Açıklamak
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi - Ana Sayfa
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
LinkedIn’de izle
Bir alanda tanımlama yapar veya durumu tasvir ederken, başka alanlardan edinilen sözcük ve kavramları genişletip yeniden tanımlayarak kullanıyoruz. Örneğin toplam kalite yönetim sisteminde, işletmenin alım satım yaptığı kişi ve kuruluşları ‘dış müşteri’ olarak isimlendiriyoruz. İşletme içinde tedarik zinciri boyunca hammadde, yarı mamul veya hizmet değiş tokuşu olduğundan (gerek kişi gerekse birim olarak) çalışanlara da ‘iç müşteri’ adını veriyoruz. Böylece müşteri, geleneksel tanımını aşarak yeni bir konuma taşınmış oluyor. Bu yeni tanımlama ile müşteri dediğimizde, iki taraf (örneğin hizmet alan ve veren) arasında zorunlu olarak bir maddi çıkar ilişkisi olması gerekmiyor. Bu nedenle yeniden tanımlanmış müşteri kavramını, kamu veya sivil toplum alanlarında da kullanabiliyoruz. Bu yeniden tanımlama süreci içerisinde müşteri gibi sponsor (kaynak sağlayıcı) ve yatırımcı sözcükleri de daha geniş anlamda yeniden tanımlanıyor.
Problemi Araştırmak
Bir problemin varlığı, olumsuz veya istenmeyen bir durumu ifade eder. Problemin çözümü ise, olumsuz olarak nitelenen durumun değiştirilmesidir. Değişim için öncelikle problem olarak belirlenen durumun araştırılması gerekir.
Bir araştırma yapmak, ilgilenilen konuyla ilgili bir dizi soru sormak demektir. Gazetecilerin 5N1K diye kodladığı yaklaşım, neredeyse problem araştırmasına denk düşer. Problemin içinde kimler veya neler var? Problemden dolayı kaybeden ve (varsa) kazanan kimler? Problemin çözümünü isteyen kim? (Çözümü isteyeni ve bundan yararlanacak olanı çözümün müşterisi olarak isimlendirebiliriz.) Çözüme kim sponsor olacak? Kimler çözüm için uğraşıyor?
Problemin kapsamını, bir merkez etrafında oluşturulmuş halkalar halinde düşünebiliriz. Halkalar büyüdükçe, problem kapsamına daha fazla (canlı veya cansız) aktör girer. Halka merkeze doğru daraltıldıkça, problem daha basit hale gelir. Problemi araştırırken doğru belirlenmesi gerekenlerden birisi, problemin kapsamıdır. Problemin tanımı ve çözümü, kimleri veya neleri içine alacaktır? Problem üzerinde peş peşe yapılacak genişletme-daraltma araştırmaları ile kapsam doğru biçimde saptanabilir. Problemi doğru, sağlam ve kaliteli ama en basit biçimiyle tanımlamak ve çözmek isteriz.
Kaynaklar, Kısıtlar
Problemin çözümü için çok farklı niteliklerde olabilen kaynaklar gerekecektir. Bu bağlamda para, insan kaynağı, bilgi, yöntem veya hammadde kaynağına ihtiyaç duyulabilir. Problemin uzak ve yakın çevresindeki kaynaklar ve imkânlar, çözüm için önemli olabilir. Bu arada probleme konu olan unsurlar arasında da halen yeterli ölçüde kullanılamayan; ama çözüme katkı yapacak kaynaklar bulunabilir.
Bir problemin çözümü, çoğu zaman beyaz bir kâğıt üzerine resim yapabilmemize imkân kılacak ölçüde rahat ve kolay değildir. Gerçek problemlerin çözüm süreci, birtakım kısıtlara sahiptir. Mekân, zaman, kaynak ve daha önceden belirlenmiş şartlar nedeniyle çeşitli kısıtlar bulunur. Sıklıkla problemin yaşandığı işyeri ve birimle ilgili veya yöneticiler tarafından konulmuş kısıtlarla karşılaşılır. Yasal mevzuat, standartlar veya daha önceden yapılmış sözleşmeler, pek çok durumda problem çözümüne kısıtlar oluşturur.
Kısıtlar; mekânın uygunsuzluğu, finansman yetersizliği, insan kaynağının sayısal yetersizliği gibi maddi temelli olabilir. Sosyal sermaye (örneğin karşılıklı güven ve işbirliği) yetersizliği veya problem çözme performansındaki düşüklük gibi soyut ya da düşünsel beceri zafiyetinden kaynaklanabilir. Sayısı, türü veya gücü ne olursa olsun; eğer bir problem varsa ve çözümü isteniyorsa, kısıtlar mutlaka dikkate alınmak zorundadır.