Problemi Çözmek

Problemi Çözmek

Gürcan Banger

Bir problemi çözmenin ilk adımı öncelikle onu anlamakla başlar. Problemin varlığından emin olmak ve niteliği konusunda yeterli bilgi sahibi olmak (problemin çözümüne önayak olsak ama çözümünü bizzat gerçekleştirecek olmasak bile) kaçınılmazdır. İyi anlaşılmamış bir problem için iyi bir çözüm beklemek hayal olur.

Pek çok örnekte olduğu gibi problem de bir sistemdir. Onu oluşturan bazı unsurlar mevcuttur. Bu unsurlar arasında çeşitli türden ilişkiler bulunur. Bu unsur veya ilişkilerden bir ya da birkaçı (Pareto Kuralı’nın söylediği gibi) problemin oluşmasında baskın rol oynar. Problemin oluşumuna katkı yapan ve başka ortamlardan (uzak ve yakın çevredeki başka sistemlerden) gelen dış etkiler bulunabilir. Son olarak; problemin gelişimi nedeniyle bundan sonra oluşturacağı başka sonuçlar olabilir. Özetle; problemi anlamak ve açıklamak iyi bir çözüm için başarılması gereken yakıcı önemde bir aşamadır. İyi anlaşılmamış bir problem için geliştirilen ‘kör’ çözüm, yeni problemler yaratmada son derece ‘başarılıdır’.

Uzmanlaşma ve Takım Oluşturma

İnsanın temel öğrenme araçlarından birisinin karşılaştırma (kıyaslama) yapmak olduğunu biliyoruz. Bu araç sayesinde benzerlikler, farklılıklar ve çeşitlilikleri öğreniyoruz. Diğer yandan insan düşüncesinin temel yapı taşlarından iki tanesi genelleştirme ve soyutlama yapabilmektir. İnsan yaptığı kıyaslamalardan elde ettiği verileri genelleyerek bazı soyut sonuçlara varıyor. Bilimlerin ve disiplinlerin altında bu düşünce yapısı var.

Tarihin bilgi alanında bir uzmanlaşma ve özgünleşme yörüngesine girdiğini biliyoruz. Artık her bilim dalı ve disiplin ile uğraşan bilim insanları yok. Uzmanlar genel bilgi edinmek veya her alana ilgi duymak yerine büyük ölçüde kendi alanlarına yoğunlaşıyor. Bu yeni durum, yenilikçi bir çalışmanın artık değişik disiplinlerden oluşmuş takımlar halinde yapılmasını zorunlu kılıyor. Çok farklı alanlarda oluşmuş uzmanlıklar bir araya gelerek kolektif biçimde yenilikçi düşünce ve ürünler geliştirebiliyorlar.

Çözüm İçin

Yukarıda anlattığım uzmanlaşmış çerçeve, kimi zaman başka alanlarda bulunmuş çözümlerin ‘kamufle olmuş’ halde kalmasına neden oluyor. Hal yolu aranan bir problemin çözümü, çoğu zaman bir başka alanda (farklı bir çerçevede) geliştirilmiş olabiliyor. Bu çözümü ‘kamuflajından’ arındırarak öz olarak aynı çözüme ihtiyaç duyan problemlere uygulamanın imkânlarını aramak gerekiyor. Örneğin biyoloji alanındaki bir problemin çözümü elektro mekaniğin, kimya alanında bir çözüm inşaat mühendisliğinin veya fizik alanında bir çözüm tıbbi bir problemin hallinde yararlı olabiliyor.

Yalınlaştıralım. Bir problemin çözümünde ilk adım, onu iyice anlamak ve açıklamakla başlıyor. İkinci adım için karşımıza iki seçenek çıkıyor. Seçeneklerden birisi büyük ölçüde ar-ge yoluyla yepyeni bir çözüm aramaktır. Muhtemelen böyle bir çözüm en iyi ihtimalle birkaç yıldan önce ortaya çıkmayacaktır. İkinci seçenek ise başka alanlarda gerçekleştirilmiş benzer problemlerin araştırılmasıdır. Bu arama sırasında karşımıza çıkan problemleri konuya ve alana özgü ‘kamuflajından’ arındırarak görebilmek önemlidir.

Benzer kalıpta (standartta) problemlerin bulunması ile ikinci adım tamamlanmış olur. Üçüncü adım, benzer problemlerin çözümü için geliştirilmiş yoları incelemektir. Bu inceleme sayesinde çözümüne uğraştığımız özgün problem için karşılaştırma, benzetme ve farklılıkları anlama imkânları oluşur. Böylece dördüncü aşamada bu bilgilenme sayesinde kendi özgün çözümümüzü oluşturur ve uygularız.

Özetleyelim. Yaşadığımız problemlerin ve bunların halli için geliştirdiğimiz çözümlerin genellikle ortak yönleri bulunur. Geçmişte (veya başka alanlarda) yaşanmış problemleri, çözümleri, bunlarla ilgili başarı ve başarısızlıkları incelemek pek çok yeni sorun karşısında çözüm fırsatları sunar. İnsanlığın bilgi birikimi üzerinde yükselen bu yaklaşımı yatay inovasyon olarak isimlendiriyoruz.

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor.
Bu yazı Düşünce, Fikir - Düşünce, İnovasyon - Yenilik, Sorun / Çözüm kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir