Problemi Nasıl Çözelim?

Prof. Gerard ‘t Hooft (1946 - ) Hollandalı teorik fizikçi

Problemi Nasıl Çözelim?

Gürcan Banger

Bu sıralar elimde olan kitap, “Bilim Kurguları” adını taşıyor. Nobel Fizik Ödülü de dâhil olmak üzere çok sayıda bilimsel ödül sahibi Hollandalı teorik fizikçi Gerard ‘t Hooft tarafından yazılan kitap, gelecek öngörülerini içeriyor. Teorik fizik, kuantum mekaniği gibi anlaşılması uzmanlık gerektiren konuları olabildiğince basit, sade ve anlaşılabilir bir dille ifade ediyor. Orijinali Felemenkçe olan kitap, “Playing With Planets” isimli 2006 tarihli İngilizce baskısından (Alfa Bilim Yayınları arasında) Türkçeye başarılı bir anlatımla çevrilmiş. Yazarın Türkçede TÜBİTAK Yayınları arasında yer almış “Maddenin Son Yapıtaşları” isimli bir başka kitabı daha var.

Prof. Hooft kitabı tanıttığı önsözde “Amacım, bilim hakkında bildiklerimizi ve gelecek hakkında spekülasyonlar üretirken göz ardı edemeyeceğimize inandığım olguları asla gözden kaçırmamaktı. İma ettiğim bütün kısıtlamalara rağmen büyüleyici bir şeydir. Zaman zaman fantezilerimi dizginsiz bıraksam da, anlatmak istediğim dünya budur,” diyor. TV kanallarının ve sinemaların fantastik film örnekleri ile dolduğu şu günlerde Hooft’u okumak, (görünen ve görünmeyen boyutlarıyla problemlerimizi çözmemiz açısından) maddi dünyanın kısıtlarını görmek ve yeni ihtimalleri görmek açısından ‘iyi’ geldi. Yenilik yapmak ve yaratıcı problem çözmek için zihnimizin özgürce işleyişi birinci derecede önemlidir. Ama mevcut durumda yaşadığımız evrenin kısıtları ve şartları hakkında donanımlı olmak da neyi yapıp yapmayacağımız hakkında büyük oranda ufuk açıcıdır.

Bilim dalları, evrenin karanlık labirentlerini teoriler kullanarak adımlarlar. Kimi zamanlar deneyler teorilere yol açarlar; bazı durumlarda ise teoriler deneylerle doğrulanır veya geçersiz hale gelirler. Yeni bilimsel gelişmeler geçmişin kimi teorilerini geçersiz kılar. Bazı durumlarda teori daha kapsamlı hale gelecek biçimde yenilenir ve geliştirilir. Teorilerin de (aynen ürünlerde olduğu gibi) bir yaşam eğrisi olabiliyor. Bazıları yaşamaya devam ederken, kimileri görevini tamamlamış olarak bilimin çöplüğüne gönderiliyor. Ama önümüzde her zaman çözülmeyi bekleyen yeni problemler var olmaya devam ediyor.

Problem ve Çözüm

Bu geniş spektrumdan problem çözme noktasına dönelim. Gerçek bir problemi çözmek için pek çok farklı yol önerebiliriz. Ama aşılması gereken bir sorunla karşı karşıya isek genellikle ilk yapmamız gereken, problemin neden ortaya çıktığını belirlemek olmalı. Karşılaştığımız bir problem dışımızdaki şartların getirdiği yeni bir durum (yeni bir ihtiyaç) olabilir. Bir başka durumda ise şimdiye kadar yolunda giden bir ‘şey’, artık ‘yürümez’ olmuştur. Şimdi problem olduğunu düşündüğümüz ‘şeye’ geçmişteki olumlu bakış açımız olumsuz yönde değişmiş olabilir –yani bir bakış açısı değişimi, mevcut durumu problem olarak algılamamıza neden oluyordur. Özetle; ortada geçmişe oranla farklı bir durum var demektir.

Problemin varlığı, bir değişim ihtiyacını ortaya koyar. Eğer bir değişim ihtiyacı varsa orada birbiriyle çatışan, çelişen unsurlar (örneğin çıkarlar, beklentiler, gelecek hayalleri) vardır. Büyük bir sipariş almak ve daha çok kazanmak için yeni bir tezgâh almanız gerekiyordur ama yeterli kaynağınız yoktur. Tavandaki ampul yanmıştır; ama erişememektesinizdir, evde de uygun bir merdiven yoktur. Kurumsal ve kişisel yaşamdan bunlara benzer daha pek çok örnek üretebiliriz. Önemli olan nokta, çelişme veya çatışma unsurlarını bulabilmektir.

Üçüncü adım, problemi çözmek için ideal çözümün ne olduğunu hayal etmek ve tasarlamaktan oluşur. Muhtemelen ideal çözüm, birtakım yeni problemlere yol açar. Böyle bir durumda başka bir çözüm yolu düşünmemiz veya ‘ikinci en iyi’ çözüme gerilememiz gerekebilir.

İlke olarak; hiçbir problemin tek bir çözümü olmaz. Her zaman bir çözümler sepeti oluşturmakta yarar var. Çözümleri kazandırdıkları ve kaybettirdikleri açısından ağırlıklandırmak uygun olur. Hangi çözümü, neden seçtiğimizi veya tercih etmediğimizi bilmek akılsız pişmanlığı önler.

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor.
Bu yazı Akıl, Düşünce, Fikir - Düşünce, Sorun / Çözüm kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir