Rorschach, Barron, Düzen ve Yaratıcılık

Rorschach, Barron, Düzen ve Yaratıcılık

Gürcan Banger

Hermann Rorschach, 1884-1922 yılları arasında yaşamış, Freud ekolünü benimsemiş İsviçreli bir psikiyatrist ve psikoanalisttir. Psikiyatri ve psikometri olarak tanımlanan uzmanlık alanlarındaki ününü kendisinin geliştirdiği mürekkep lekesi testi nedeniyle edinmiş. Söz konusu test, Rorschach tarafından uyarıcılar karşısında kişiliğin bilinç dışı olan unsurlarını yansıtabilmek amacıyla düzenlenmiş. Bu testte aynı anda olmak üzere 10 tane mürekkep lekesi gösteriliyor; her ‘resimde’ hangi nesneleri ya da şekilleri gördüklerini raporlamaları isteniyor.

Rorschach, mürekkep lekesi testinin temellerini anlattığı “Psychodiagnostik” isimli kitabını yazdıktan bir yıl sonra 37 yaşında –çok genç bir yaşta– geçirdiği bir bedensel iç rahatsızlık sonucu öldü. Benzer tarihlerde veya daha sonraki yıllarda, Rorschach Tekniği olarak bilinen mürekkep lekesi testlerinin yaratıcılıkla ilişkilendirilmesi konusunda Alfred Binet gibi çalışan başkaca psikoloji ve psikiyatri uzmanları da oldu.

Barron
Bireydeki yaratıcılık potansiyelinin tespiti veya yaratıcılığın temel niteliklerinin belirlenmesi psikoloji ve psikiyatri alanında çalışanların her zaman ilgi alanı olmuş. Bu kişilerden bir diğeri ABD’li yaratıcılık psikolojisi uzmanı Frank Barron (1922-2002) olarak bilinir.

Mürekkep Lekesi Testi

Barron’un bir çalışması son derece ilgi çekicidir. Yaratıcılık üzerine bir araştırma yapmak üzere iki kontrol grubu oluşturur. Birinci grupta “çağdaşları tarafından, çalıştıkları sahaya müstesna katkılarda bulunmuş olarak tanımlanan kişiler” vardı. İkinci grup ise “normal” olarak isimlendirebileceğimiz kişilerden oluşuyordu. Barron her iki gruba da –yukarıda sözünü ettiğim– üzerinde mürekkep lekeleri bulunan Rorschach kartları gösterdi. Bunlar; bazılarında “düzenli, sistematik çizimler ve bazılarında da düzensiz, simetrik-olmayan, kaotik [karmakarışık], çizimler” içeren mürekkep lekesi kartlarıydı.

Barron çalışması ile ilgili bu bilgileri aldığım Rollo May (1909-1994), “Yaratma Cesareti” isimli kitabında şöyle devam ediyor: “… ‘Normal’ insanlar en beğendikleri şekiller olarak düzenli ve simetrik kartları seçtiler – evrenlerinin ‘biçimli’ olmasından hoşlandılar. Oysa yaratıcı insanlar kaotik [karmakarışık], düzensiz [çizimler içeren] kartları seçtiler – bu kartları daha ilginç ve meydan okuyucu bulmuşlardı. … ‘Darmadağın’ evreni seçtiler; onunla karşılaşmaktan ve onu düzene doğru biçimlendirmekten coşku duydular. Onlar kendilerindeki kaygıyı kabullenebiliyor ve bunu, düzensiz evrenlerini ‘yüreğin arzusuna daha yakın’ biçimlendirmekte’ kullanabiliyorlardı.

Rollo May ve Yaratma Cesareti
Nihan Kaya’nın Ayrıntı Yayınları arasında 2013’te çıkan “Yazma Cesareti” isimli kitabını okumaya kalkışmasaydım Rollo May’in “Yaratma Cesareti” kitabı evdeki raflardan birinde sararmaya devam edecekti. Orijinali 1975’te basılmış olan bu kitap, 1994’ten beri rafta sessizce okumamı bekler imiş. Böyle bir vesile oldu; hatırlayıp okuma fırsatı buldum.

Kitapta ilgimi çeken bir diğer nokta –kitapta bir dip notta anlatılan– Gary Swartz’ın 1975’te bir makalesinde söz ettiği çalışma oldu. Rollo May dip notta konuyu şöyle aktarıyor: “… bana göre Amerika’nın yaratıcılık psikolojisinde en önde gelen yetkilisi olan Frank Barron ile tartışmıştım. Barron da benim gibi bölgesel TM [transandantal meditasyon] konferanslarında konuşmuştu. Yukarıda söz edilen kart testi bazı TM’ci topluluklara verilmişti. Sonuçlar negatif idi – yani meditasyoncular düzenli ve simetrik biçimleri seçme eğilimindeydiler. Bu, Barron’un özellikle yaratıcı kişilerden elde ettiği sonuçların tersiydi. Gary Swartz da TM öğrencileriyle çalışarak, onların yaratıcılık testi sonuçlarının daha kötü ya da ancak kontrol grupları kadar iyi olduğunu buldu.

Sonraki satırlarda Rollo May kendi deneyimini şöyle aktarıyor: “Kendimi benim için önemli olan bir şeyi yazmaya verdiğimde, yazmadan önce alışıldık yirmi dakikalık meditasyona girdiğimde, evrenimin engebelerinin ortadan kalktığını, fazlasıyla düzenli hale geldiğini görüyorum. Artık yazacak bir şeyim kalmıyor. … ‘problemlerim’ çözülüyor. Hafiflik içinde bir mutluluk hissettiğim kesin; ama yazamıyorum.” Yorumu size ait… Ayrıntılar için 2013’te yeni baskısı yapılmış olan “Yaratma Cesareti”ni okumayı da isteyebilirsiniz.

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

Gürcan Banger, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ mezunu. Elektrik yüksek mühendisi (opsiyonu bilgisayarlı denetim). Business philosopher. Halen iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak çalışıyor. Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net'te proje koordinatörüdür. Düzenli olarak bloglarında ( http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net ) yazıyor. Köşe ve dosya yazdığı gazete, dergi ve bloglar var.
Bu yazı Kişilik, Kişisel gelişim, Sanat, Yaratıcılık kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir