Gürcan Banger
Ritüel, genelde din kavramıyla birlikte kullanılan bir sözcük. En azından kökeninin din olduğunu söyleyebiliriz. Bilindiği gibi; din teorik ve pratik olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Dinin inanç kısmı teori, ibadet kısmı ise pratik olarak ele alınıyor. Din açısından ele alındığında ritüel, bir dinin ibadet kısmının nasıl yapılacağını belirten kurallar ve yöntemler manzumesidir.
Dinin pek çok sosyal kurumu ve kavramı etkilediğini biliriz. Bunlar arasında sanat da var. Hatta dinin ve sanatın uzun zaman iç içe var olduklarını söylersek bir tarihi gerçeği ifade etmiş oluruz.
Zaman içerisinde sekülerleşme ile birlikte ritüel sözcüğü dinden bağımsızlaşmış. Başta sanat olmak üzere başka alanlarda da kullanılır olmuş.
Dinsel anlamda (ibadet olarak kullanıldığında) ritüelin içeriğinde her zaman aynı işlemin yapılması, belli zaman aralıklarında bazı eylemlerin düzenli biçimde tekrar edilmesi var. Bugünkü seküler anlamında (örneğin sanat yazılarında) kullanıldığında ise kavram (ya da sözcük), biraz daha esneklik kazanıyor. Katı kuralların dışına çıkıyor.
Dinsel ritüellerin yanında (bilinçli veya bilinçsiz) dinle karıştırılan büyü ve sihir gibi alanlarda da ritüel kavramından söz ediliyor. Bu anlamda halkın değişik kesimlerinin dini uygulama türlerinden söz etmiş oluyoruz.
Bir de sosyal ritüeller var. Cenaze, evlenme, sünnet törenlerin uygulanmasında gözlüyoruz bunları. Kına törenleri bunların arasında iyi bildiğimiz bir tanesi…
Bugün ritüel sözcüğünü duygusal alanlarda da kullanıyoruz. Örneğin aşkın, sevginin ifade edilmesine yönelik ritüeller. Sevgiyi ifade etmek üzere el ele tutuşmayı bu ritüellerden en zarif olanları arasında sayabiliriz. Tabii ki, bu arada muska yazdırma, fal baktırma, bez bağlama gibi duygusal amaçlara yönelik olarak halk arasında kullanılan başkaları da var.
Sevgi üzerine kurulmuş duyguların ifade edilmesi gereğine inanırım. Sevginin ritüellerinin yaşamımızdaki yerinin önemine ve vazgeçilmezliğine inanırım. Ama anneler günü, babalar günü, sevgililer günü gibi vesilelerle, sevginin ifadesinin (kapitalist pazarın kışkırtmaları çerçevesinde) bir tüketim yarışına dönüşmesinden de rahatsızım.
Her sevgi ilişkisi kendi ritüelini kendisi üretmelidir. Örneğin babaya olan sevgiyi ifade etmenin yolu, ona sadece parasal yönden kıymetli bir hediye almak olmamalıdır.
Dinsel anlamda ritüelin amaçlarından birisi günahlardan arınmaktır. Sanırım sevgi ritüelleri ile sevgisizlikten arınarak (bir anlamda) benzer bir amacı yerine getiriyoruz. Sevgiyi yaratıcı ritüellerle ifade etmeli…