Sosyal Medya, İnovasyon ve Kitle Kaynak
Gürcan Banger
20’nci yüzyıldan başlayarak bilişim, iletişim ve lojistik teknolojilerindeki gelişmeler, kurumsal dünyada kullanılan yöntem, teknik ve araçların sorgulanması nedenlerinden birisi oldu. Sanayi Toplumu’nda üretimdeki ihtiyaçlar nedeniyle kurumsal odak noktası, kuruluşun içindeydi. İçerideki odağın temel sorunu, kütlesel üretim etrafında şekilleniyordu. Marka, model ve çeşit azdı. Müşteriler, piyasada bulduklarına razı olmak durumundaydılar.
Değişim
Teknolojik gelişmeler, üretim sorunlarının büyük ölçüde aşılmasını getirdi. Teknoloji, sadece üretimin daha hızlı ve kolay olmasını sağlamakla kalmadı. Kalite yönetimi ve üretim metodolojilerinde de ciddi gelişmeler gerçekleştirdi. Toplam kalite, kurumsal ihtiyaç planlaması, yalın üretim ve altı sigma gibi üretim yönetimi yaklaşımları, üretim süreçlerinde iyileştirme ve atılımlar sağladı. Üretimin sorun olmaktan çıkması, kurumsal odağın içeriden dış ekosisteme kaymasına neden oldu. İşletmeler için müşteriler, tedarikçiler ve rakiplerin; diğer kuruluşlar için üyeler ve paydaşların ağırlığı daha değerli hale geldi.
Katılımcılık, kurumsal metodolojinin temel eksenlerinden birisine dönüşürken bir kurumun yerel, ulusal ve küresel paydaşlarla olan ilişkiler toplamı ve kalitesi, kurumun varlık değerlemesine katıldı. Örneğin Sanayi Toplumu’nun stratejik planlama yaklaşımının başına ‘katılımcı’ sıfatı eklenerek yeni aktörlerin planlama, yönetim ve denetim süreçlerinde yer alması öngörüldü.
Sonuçta; geleneksel pazar araştırması, ürün geliştirme, insan kaynakları, halkla ilişkiler ve benzerleri gibi kurumsal fonksiyonların da değişim geçirmesi bekleniyor. Bu süreçte bilişim, iletişim ve İnternet teknolojilerinin ağırlığı giderek artacak. Kısaca e-iş (elektronik iş) olarak tanımladığımız iş yapma biçimlerinin daha önce iş kültürü tarihinde hiç görmediğimiz iş modellerine doğru evrimleşeceği anlaşılıyor.
Yeni Medya ve Katılım
Bir kurumun ekosisteminde yer alan paydaşlarla çok boyutlu ilişki ve iletişim kurması için yeni medya teknik ve araçları önemli olanaklar sunuyor. Kişilerin ve kuruluşların gönüllü olarak katıldıkları sosyal medya alanı, söz edilen yeni imkânlardan birisidir (Lafko 2010:5). Sosyal medya, bir yandan çağın katılımcılık gereğini yerine getirirken diğer yandan kurumun kendi paydaşlarına ulaşmasında ve kurumsal yayılımında değer yaratabilecek bir araç olmakta.
Küreselleşmenin olağan sonuçlarından birisi olarak sertleşen rekabet şartlarında, kuruluşların kendi ekosistemlerinde kalıcı ve sürdürülebilir olmaları için farklılaşma yaratmaları gerekiyor. Farklılaşmanın yeni açılımlarımdan en önemlisi ise inovasyondur. Farklılaşma ihtiyacını inovasyon, katılımcılık ve ekosistemin artan önemi ile eklemlediğimizde ise yeni bir imkân olarak ‘kitle kaynak (crowdsourcing)’ yaklaşımı karşımıza çıkıyor.
Kitle Kaynak
Konunun teknik uzmanları ve meraklıları haricinde ‘kitle kaynak (crowdsourcing)’ kamuoyuna çok tanıdık bir terim değil. Türkçede ‘dış kaynak kullanımı (yan sanayi kullanımı)’ olarak kullanılan ‘outsourcing’ kavramını hatırlatıyor. Facebook gibi bir sosyal medya aracını kullandığınızı ve hesabınıza ekli çok sayıda ‘arkadaşınız’ olduğunu düşünün. Facebook ortamına cevabını öğrenmek istediğiniz bir soruyu yazar ve yardım istediğinizi belirtirseniz, muhtemelen konu hakkında bilgisi olan çok sayıda arkadaşınızdan cevap alacaksınız. Kitle kaynak kavramı, bu basit örneğin ifade ettiği yaklaşımın daha örgütlü ve planlı kullanımı amacıyla geliştirilmiş bir biçimidir. Teknik olarak kitle kaynak; ihtiyaç duyulan hizmetlerin, fikirlerin veya içeriğin (genelde İnternet ortamında olduğu gibi çevrim içi) büyük bir topluluğun katkılarıyla elde edilmesidir.
Kitle kaynak düşüncesini kısaca “İnsanlar çok çeşitli konularda bilgili ve deneyimlidir; önemli olan bu hazineyi kazıp çıkarmaktır” diye özetleyebiliriz. ‘Kitlelerin bilgeliği” olarak adlandırabileceğimiz kitle kaynak yaklaşımı; sosyal medya, inovasyon ve katılımcılık kavramları ile ilginç bir bütünlük vaat ediyor.