Sosyal Travma ve Sosyal Medya

Sosyal Travma ve Sosyal Medya

Gürcan Banger

Her birimizin kısa ya da uzun süreli yaşadığı sorunlar var. Geçim sıkıntısı ve işsizlik, ülkemizdeki yaygın sıkıntıların başında geliyor. Sağlıkla ilgili konuları da bunların üstüne eklediğinizde toplumun çok büyük bir gerginlik altında yaşadığını kolayca kavrıyoruz. Dinlediğimiz müzikten gündelik konuşmalarımıza, maç izlerken tepki veren tavrımızdan iş ilişkilerimize kadar ekonomik, sosyal, kültürel ve inanç temelli sorunlarımızın yansılarını her alanda görüyoruz. Bunların birikerek hızla bir yıkıma neden olacak travmalara dönüşmesi hiç şaşırtıcı değil.

Konu, sadece kişi olarak kendimizden ibaret kalmıyor. İnsanın ilk aradığı ortamlardan birisinin güven iklimi olduğunu biliyoruz. Başta Güneydoğudaki etnik temelli terör olmak üzere şiddet olayları bu güven arayışını zedeliyor; bir yalnızlık ve güvensizlik hali oluşturuyor. Zaten planlı ve örgütlü terörün oluşma nedenlerinin başında güvensizlik halini insanlara dayatmak geliyor.

Çeşitlenen Sorunlar
Kişisel sorunlarla terörün yarattığı endişe ve korku iklimini pekiştiren başka unsurlar da var. Bir toplumda kurumsal, yasal, hukuksal ve geleneksel değerler yıkılmaya başladığında iş, dolu bir çürük keten çuvala dönüşüyor. Bir yerini yamarken başka bir yerin patladığını görüyoruz. Sayısız örnek sayabiliriz. Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin durdurulamayışı, can ve mal kayıplarına neden olan trafik suçlarındaki yoğunluk, iş yeri kazaları, nedenleri açısından giderek daha fazla çeşitlilik göstermeye başlayan cinayetler, mafyatik örgütler, deprem ve sel gibi doğal afetler… Saymakla bitmez. Bir an için kendi kişisel sorunlarınız yanında bu kadar çok felaket bilgisinin saldırısına maruz kaldığınızı düşünün… Kişisel travmaların sosyal bir nitelik kazanıp toplumun çok büyük kısmını sarması kadar olağan ne olabilir ki?

Çocuklar ve gençler, yaşamın da bir gereği olarak ailelerinin daha çok dışına düşüyorlar. Ne yazık ki eğitim sistemi, aileden uzakta zaman geçirme nedeniyle oluşan kültürel ve eğitsel eksiklik ve zayıflıkların yerini dolduramıyor. Mevcut durumda berbat -ve giderek kötüleşen- eğitim sistemi çocukların ve gençlerin sorunlarını çözmeyi, zihinsel ve duygusal ihtiyaçlarını tatmin etmeyi asla başaramıyor. Böyle bir eğitim sisteminin verdiği -veriyorsa eğer- bilgi ve deneyim ile sağlıklı kuşaklar yetişmesini bekleyebilir miyiz?

İşin özeti şu; giderek zihinsel ve duygusal olarak daha sağlıksız bireylerden oluşan bir toplum haline gelmeye başladık. İyi ruh hali ortalamasının düşüşünde, ne yazık ki yeterinde dikkate alınmayan sosyal göçün de etkileri var. Ama nedeni ne olursa olsun; her “kamusal alan”, toplumun ruhunun tek tek bireyler ve bir bütün topluluk olarak iyiye gitmediği konusunda alarm sinyalleri veriyor.

Sosyal Medya
Bilişim, iletişim ve İnternet teknolojilerindeki gelişmeler sonucu sosyal medya adını verdiğimiz ve Facebook, Twitter, Linkedin ya da bloglar ile örnekleyebileceğimiz yeni kamusal alanı kullanır olduk. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sosyal medyanın kullanımı hızla artıyor. Her geçen gün daha fazla insan bu ortamlara katılırken kullanım amaçlarında da çeşitlilikler oluşuyor.

Yukarıda özetlediğim sosyal travmalara yol açan olay ve nedenler hızla sosyal medyaya da yansıyor. Enformasyon ve dezenformasyon birbiri ile sarmalanarak önemli etkiler yaratıyor. İşin dikkati çekmesi gereken yönü, bireysel ve sosyal travmalar olduğu kadar bunların sonuç ve yansıları da bu ortamlarda yer buluyor. Bir anlamda sosyal medya, “iyinin” yayılmasına verdiği “katkı” kadar “kötünün” yaygınlaşmasının da katalizör ortamı haline dönüşüyor.

Sosyal medya üzerindeki haberleşme ruh sağlığı bilimcilerinin ve iletişimcilerin ilgi ile incelemesi gereken bir kamusal alan… Özellikle Türkiye gibi kişisel ve sosyal travmalardan mustarip bir toplumun aynası olarak hassasiyetle ele alınmalı. Oradan öğrenilecek pek çok konu var.

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor. Son yayınları: "Endüstri 4.0 ve Akıllı İşletme", Dorlion Yayınları, Eylül 2016; "Endüstri 4.0 Ekstra", Dorlion Yayınları, Mayıs 2017.
Bu yazı Medya / Basın, Şiddet - Terör, Sosyal medya kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın