TV izleme konusunda seçiciyim. TV’de filmleri seçerek izlerim. Garip huylarımdan birisi, TV’de film izlerken ortaya çıkar. Film izlemek benim için adeta bir koşuşturmadır. Eğer dingin isem, keyfim de yerindeyse biteviye filmde bir an sonra ne olacağını kestirmeye çalışırım. Film yeni başlamıştır; ben, “Acaba şimdi has oğlan bir kazaya kurban gitse ne olur” diye düşünmeye başlarım. Çok romantik bir sahnede kızla oğlanın başına aykırı veya komik bir şey gelebileceğini düşünürüm. Hele ki temposuz bir film ise (-ki reklamlara kapılıp her filme hayran olup izleyenlerden değilim) böyle yaparak ‘işi‘ eğlenceli hale getiriyorum.
Bir konuyu tamamen ters açıdan alma, olaya diğer yönden bakma alışkanlığım da böyle bir şey. Sanırım bu yaklaşım, benim için bir tür beyin jimnastiği oluyor.
Beni tanıyanlar, bildiklerimi dosdoğru söylememin bazen bana zararı olduğunu hatırlatırlar. Eh; bugün de söyleyeceklerimin bazılarını tersten dolaşarak söylemeyi deneyeyim. Hayırlısı…
Gülümseyen insanları severiz. İçimizi bir sıcaklık, bir yakınlık duygusu sarar. Ama gülümsemeyi becerme işine gelince daima başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz. O zaman bizi gülümsemeye yönlendirecek olan bir veciz ama ters sözü hatırlayalım: “Bugün gülümse; yarın daha kötü olabilir.”
Kendimize ve çevremize dikkat etmek, onlara verdiğimiz değer ve saygıdan kaynaklanır. İşimizde de benzer nedenlerle her an uyanık ve dikkatli olmalıyız. İş ortamı çok faktörlü, çeşitli olasılıklara açık bir alandır. Her şeyin yolunda gidiyor olması, şu veciz ve ters sözü düstur edinmemiz için bir uyarıdır: “İşler iyi gidiyorsa, bir şeylerin ters gitmesi çok yakındır.”
Anlaşılamadığından şikayet etmeyen var mıdır? Bu açıdan bakarsanız dünyada kimse kimseyi anlamamaktadır. Öneriler konusu da böyledir. Herhangi bir konuda bizce çok değerli ve önemli bir öneride bulunduğumuzda bunun derhal tüm ilgili insanlar tarafından anlaşılacağını ve buna göre davranılacağını düşünürüz. Ama bu konudaki veciz ve ters söz bir başka türlü bakıyor: “Öneriler ancak önerenlerce anlaşılır. Diğerleri ise yargılarlar.”
Eğer bir konuyu önemsiz buluyorsak çoğu zaman ona karşı kayıtsız kalırız. O konuyla ilgili olarak ‘dünya batsa‘ umurumuzda olmaz. Böyle dikkat etmeden, farkında olmadan yaşadığımız ne çok konu ve olay vardır kim bilir… Belki de o an sürüp gitmekte olan o küçük olaylar giderek daha önemli sonuçlara neden olacaktır! Bildiğiniz gibi, her damla bir diğerine benzer ama damlalardan bir tanesi bardağın taşmasına neden olur.
Önemsiz konu, önemsiz olarak algılandığından ona verdiğimiz değer de belirsizdir kimi zaman. Doğru mu yanlış mı diye düşünmeyiz bile… Ama ne diyor veciz ve ters söz: “Ters giden işin önemi yoksa herkese doğru gözükür.”
Her son bir başlangıçtır.
Gürcan Banger