Yaşama Anlam ve Değer Katmak
Gürcan Banger
Sevgi, ilgi ve saygının yaşamda yarattığı değişikliğe dikkat edin. Çevremizdeki canlı varlıklara sevgi ve saygı, cansız olanlara ise ilgi göstererek onları anlamlandırıyoruz. Onları –kendi bakış açımızdan da olsa– değerli ya da değersiz, anlamlı ya da anlamsız hale getiriyoruz. Bu nedenle yaşama nasıl baktığımız, ona nasıl dokunduğumuz ve onunla nasıl iletişim ya da ilişki kurduğumuz önemli… Ürettiğimiz anlamı ve değeri ise davranış ve iletişim modelimizle ifade ediyoruz. İletişimi ise beden dili yanında, daha büyük oranda sözcüklerle yapıyoruz. Hareketlerimize ve sözcüklere yüklediğimiz anlamlarla yapıyoruz.
Sözcükler
Sözcükler, anlamların hamalıdır. Ne taşıdığını anlamak, kimin tarafından baktığınıza göre değişir. Eğer sözcükleri kendi hayal dünyanız açısından okur veya dinlerseniz, ne anlamayı özlüyorsanız onları duyarsınız. Sözcüklerin gerçek yükü, onları söyleyenin penceresinden bakıldığında görünendir.
Sözcükler, gerçek yaşamın yansılarıdır. Kimi zaman bu yansılar, aynanın abartıları veya kusurlarıdır. Ama biz, gerçeği gördüğümüzü düşünerek, yanılgılar içine düşeriz. İnsanın beyninde ve ruhunda yaşama karşı sürekli sorular taşıması zordur. Ama gerçek olan da, yaşamla ilgili daima soru ve kuşkularımız olmasıdır. Mutlak gerçek, bir el atımı kadar uzakta değildir hiçbir zaman.
Sözcükler, kimi zaman bize çevremizi farklı gösteren bir sis bulutudur. Gerçeği görmek için de, gerçeği gizlemek için de sözcüklerden yararlanırız. Gerçeği görmede ışık olan sözcükler, gerçek saklanmak istediğinde birer sis kümesine dönüşürler. En iyi yalan, en yalın gerçeği söylemek için kullanılan sözcüklerden yararlanabilir.
Eğer sözcükler, anlamlarını göstermekte yeterli olabilselerdi, anlam ve açıklama kitapları olmazdı. Eğer sözcükler, bir bakışta içleri görülebilecek kadar saydam olsalardı, onların içini bize anlatmaları için öğretmenlere de ihtiyaç duymazdık.
Dinle, Düşün ve Sonra Konuş
En kötü tavla oyuncuları, hızlı ve yanlış oynayanlardır. Bu oyunun bilgeleri ise, hızlı ve doğru oynarlar. Acemi; ama akıllı oyuncu ise yavaş ve doğru oynamayı tercih eder. Sözcüklerle oynamak da tavla oynamak gibidir. Onları hızla ve yanlış kullanarak, dünyaları yıkabilirsiniz. Söz ustası olmak, birikim ve deneyim gerektirir. Hata yapmak istemiyorsanız, sözcüklerinizi seçerken ve peş peşe dizerken belki yavaş; ama akıllı olmalısınız.
Sözcükler, yaşam kaynağı olan su gibidir. Doğru zamanda, doğru yerde, doğru seçimle kullanıldığında çölde kalana bir yudum su olur. Öfkeyle savruluverdiğinde ağzımızdan, üstümüze sel tufan olup gelir.
Anlamı sözcüklere yüklemeden önce, bu anlamı aktarmak isteyip istemediğinizden emin olmalısınız. Anlam yoksa, sözcüklere de gerek yoktur. Her ne kadar anlamlar sözcükler olmadan anlatılabilse bile sözcüklerle bir bina yapmak, taş ve kerpiç ile gecekondu yapmaktan çok daha kolaydır.
Nietzsche diyor ki: “Doğrular ve yanlışlar yoktur. Sadece yorumlar vardır.” Sözcükler, onları seçip belli sıraya dizerek yaptığımız bir yorumdur. Eğer sözcükler beklenenin dışında bir anlam taşıyorlarsa, ya sözcük hazinemizde bir eksiklik vardır ya da onları seçme ve sıralama yöntemimizde.
Bir sözcük, kimi zaman ormanı kül edecek bir kıvılcım olabilir. Bir sözcük, bazen yıllardır çözülemeyen bir açmazın kilit anahtarı olabilir. Bir sözcük, bazen mutlu, kimi zaman ise bedbaht bir yaşamın ilk adımı olabilir. Yaşamın içinde olup da onu etkilememek mümkün değil. Bunu öncelikle yaşama ve varlıklara verdiğimiz anlam ve bu anlamı ilettiğimiz sözcüklerle yapıyoruz.