Yaygın Gazete, Yerel Gazete ve İnternet
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Son zamanlarda medyada İnternet konusunda bir sızlanmadır gidiyor. Yaygın veya yerel düzeyde gazetelerin satışları düştükçe gazete sorumluları faturayı kendilerine kesmek yerine İnternet’i sorumlu tutmakta birbirleri ile yarış ediyorlar.
Belki de bir monolog diyebileceğimiz tartışma, (birkaçı dışında) gazetelerin İnternet sitelerinin ücretsiz olması ve insanların gazete almak yerine İnternet’ten haberlere göz atmayı ve köşe yazarlarını sanal ortamdaki sitelerden okumayı seçmeleri üzerine kurulmuş. Çözüm olarak ise İnternet sitelerinin abonelik sistemiyle ücretli olması öneriliyor. Böylece okuyucuların tekrar bayiden gazete almaya yönelecekleri umudu var.
Tabii ki; yazılı basının sorunu İnternet’ten kaynaklanmıyor. İnsanların gazete almamaları ve mümkünse İnternet’ten okumayı tercih etmelerinin arkasında başka kaynak nedenler var. Sadece yazılı basın sorumluları bu nedenlerin farkında değil ya da almaları gereken önlemler konusunda birikimli ve deneyimli değil.
Lütfen yazılı basının tiraj almak için bugüne kadar denediği yolları hatırlayın. Gazeteden kesilecek kuponla tencere, tava ve hesap makinesi dağıttılar. Bu ‘pazarlama’ çalışmalarının iyisi kitap veya ansiklopedi dağıtmaktı. Onlarda ya raflarda mobilya görevini gördü ya da sahafların depolarında çürümeye devam ediyor. Bir diğer seçenek ise dönemsel fırsatların kuponla değerlendirilmesi oldu. Ünlü cemaat veya tarikat liderlerinin sohbet kasetlerinin veya dini film içeren CD’lerin kuponla dağıtılması yazılı basının ‘salâh bulma’ faaliyetleri olarak gözümüze çarptı. Adeta medyatik hale getirilenin CD’si, kuponla dağıtıma amade oluyor.
Bunların tümü, gazetecilik ile ilgili olmayan işlerdi. Bugün İnternet’ten şikâyet edenlerin bu ‘meslek etiği’ dışında kalan tutum ve davranışlar konusunda fazlaca sesini duyamadık. Herkes kendine diğer gazeteden daha başarılı olarak promosyon faaliyeti bulma çabasına girdi. Birisi tava verirken diğeri yemek takımı ile onu geçmeye çalıştı. Daha kısıtlı imkânlara sahip olanlar ise daha baştan İnternet sitelerini paralı hale getirdiler ve sadece kendi siyasal / ideolojik çizgilerine uygun küçük hacimli kitapların dağıtımı ile yetindiler.
Meslek ve medya etiği ile asla uygun düşmeyen bir konuyu daha hatırlatmak isterim: Tiraj alma veya kaynak sağlama adına ‘yandaş medya’ olma yönelimi… Bu konunun birkaç boyutu var. Bir tanesi siyasal iktidardan veya ilgili yerleşimdeki yerel yönetimlerden ilan, reklam veya başka yollarla destek sağlamak için ‘yandaş medya’ rolüne soyunmak… İkincisi ise ‘derinliklerin’ ve ‘iyi sıhhatte olsunların’ yasal ve kamusal platformlarda görünen yüzü olarak hizmet vermek… Özellikle 1980 sonrasında yazılı ve görsel basında her iki eğilimi de (tiraj, kaynak ve destek alma adına) net biçimde gözler olduk.
Yaygın basının yaptığını, maddi imkânsızlıklar nedeniyle yerel basının yapma şansı yoktu. Bu nedenle yerel gazeteler (bir kısmı ‘geleneksel’ hale gelmiş olan) farklı teknikler kullandılar. Örneğin bir ayırımcılık örneği olmasına rağmen ‘güzel çocuk yarışmaları’ bunlardan birisi idi. Bazı yerel gazeteler ise okullara giderek sınıf resimleri çekip bunları gazetelerinde yayınladılar. Böylece yüksek tiraj alma çabasında idiler. Pekalâ; yüksek tiraj daha fazla kişi tarafından okunmayı mı hedefliyordu? Buna “Evet” cevabını verebileceğimiz az sayıda örnek olsa da; genelde Basın İlan Kurumu’ndan ilan ve pay alma beklentisinin daha önde geldiğini medya ile ilgili olan herkes biliyor. Ülkenin hemen her noktasında; bayi satışını çok göstermek için akşam olduğunda kendi gazetelerini bayilerden toplu olarak satın alan yerel gazete sahipleri ve yöneticilerinin varlığı zaten bilinir. Hiç kuşkusuz; çuvaldızı yerel medyayı bu hale getirenlere batırmalı ama yerel basın sorumluları da iğneyi öncelikle kendilerine batırarak mevcut durumu tespit edip çare aramalılar.
Dünya değişti. 20’nci yüzyılın iş modelinden hayli uzaklardayız artık. Okyanusu yarıladıktan sonra geri dönmeye kalkmak akıllı işi değil. Dünya, değişmeye devam edecek. Yaşadığımız çağda medyanın müşterisi yani okur geçmiş yüzyıla göre çok farklı. Çok gelişmiş iletişim (haber ve bilgi) kanalları var. İnternet, bunlardan sadece birisi… Ama en hızlı gelişenlerin başında geliyor. Yeni ekonomi, sanal ortamda pazarlama iletişimi, İnternet çağında kurumsal iletişim gibi kavramlar günlük yaşamımızın birer parçası oldu. İnternet üzerine kurgulanmış yeni iş modelleri var. Yazarların, edebiyatçıların, genel anlamda entelektüel kesimin İnternet siteleri ve sanal ortam günlükleri (bloglar) gazetede yer alan köşelerinden kat be kat fazla okunup izleniyor.
Böyle bir konjonktürde yaygın ve yerel yazılı basının şikâyeti ise şöyle yansıyor: “Artık gazetelerimize yeterince ilan ve reklâm alamıyoruz; çünkü firmalar tiraj yakalayamadığımızı biliyorlar. Düşük tirajın nedeni ise İnternet ortamında yayınlanan gazeteler… Zaten İnternet ortamında yeterli reklâm da alamıyoruz. O zaman gazetelerin İnternet sitelerini paralı hale getirelim; böylece okur yine gazeteye almaya geri dönsün. Bizim de tirajımız artsın. Ayrıca bu işi de hep birlikte yapalım.” Bir de; bu tezin demokrasi adıyla lanse edilmesi yok mu; güldürmekten öldürecekler beni…
Yerel ve yaygın yazılı basın öncelikle kalıcı olmak ve sürdürülebilir olmak için ‘geleneksel reklâm ve ilan zihniyetinden’ kendini kurtarması lazım. Gazeteler birlik olup sitelerini paralı hale getirseler de; İnternet var olacak, İnternet ortamında yayın yapan gazeteler ve sanal ortam günlükleri (bloglar) yaygınlaşmaya devam edecek. Eğer İnternet giderek daha fazla paralı abonelik işine dönüşürse, burada da işini iyi, kaliteli, farklılık yaratarak ve çeşitliliğe dayalı yapanlar katma değeri elde edecekler.
Değişim sadece gazete işinde değil; kâğıt üzerine mürekkeple yazılmış kitabın da yerini (küçük adımlarla da olsa) e-kitap almaya başladı. E-kitap ile başarılı olmasa da; bir başka yolla kâğıt üzerine olan yayıncılık anlayışı kısa sürede değişecek. Yaşamın her alanında olduğu gibi; gazeteler de kendilerine yeni müşteriler, pazarlar, pazarlama iletişimi yaklaşımları ve en önemlisi yeni iş modelleri bulmak zorundalar. Eski olan, dünde kaldı; böyle de olmaya devam edecek. Yeni günde yenilik / yenileşme (inovasyon) lazım.