Yerel Basın ve Siyaset
Gürcan Banger
Sosyal medya ortamında bir kültürel, siyasal veya dini inanca “kilitlenmiş” kişilerin yazdıkları yazı ya da notları görüyor, paylaştıkları (genelde yazılar da içeren) fotoğraf ya da resimleri izliyorum. Hemen ardından bunları paylaşanlara yönelik “Neyin reklamını kime yapıyorsun?” diye bir soru geçiyor. Muhtemelen bunların pek çoğu, ego tatmininden başka bir şey değil. Sosyal medyanın kolaycılığı ve tembelliği içinde sadece bazı resim, yazı ya da karalamaları paylaşarak mastürbasyoncu “yandaş” bir duyguyla “tatmin olmaya” çalışanları anlamak asla mümkün değil.
Yukarıda özetlediğim yaygaranın bir yandaşlık ruhu içinde özellikle siyasal konularda yapıldığını gözlüyoruz. Siyaset adeta bazı insanların ruhunu esir almış gibi… Diğer yandan onları tümüyle haksız da bulmuyorum. Siyaset yapma şartlarının çok fazla daraltıldığı bir zamanda insanlar bulabildikleri ortamlarda “tatminsizliklerini” ifade çabası içindeler. Kişisel, sosyal, ailevi, mesleki ve kültürel ihtiyaçların tatmin edilmekte giderek zorlandığı bir ortamda siyaset de bunlara eklenerek bir “ortaya karışık” oluşuyor. Sonuçta tane, saman ve çöp iyiden iyiye birbirine karışıyor.
Siyaset
Yukarıdaki sosyal medya eksenli özetlemeyi, pek çok kişiye tanıdık gelebilecek bir ortamı özetlemek için yaptım. Bu görüntünün bir benzerini de yerel basın şartlarında yaşıyoruz. Bağımsızlığın ve tarafsızlığın giderek içi söylem olarak boşalmış yandaşlığa döndüğü yerel medyada da izlediğimiz durum yukarıda özetlediğimden farklı değil. Yerel basının giderek siyasete teslim oluş sürecine hızlıca göz atalım.
Yerel basın ile güncel siyasetin ilişki düzeyi, bu iki tarafın kendi içsel yapıları kadar birbirlerine bakış açılarından kaynaklanır. Gerçek siyasetin amacı vatandaşa hizmet etmek, onun ihtiyaçlarına çözümler geliştirmektir. Siyaset alanında önceliğe ve ayrıcalığa sahip olan vatandaştır. Eğer imtiyaz hakkı yurttaştan alınır ve siyasetçiye verilirse böyle bir durumda siyaset alanı yozlaşmaya başlar. Siyasetçi için vatandaşa hizmet etmek yerine kendi ikbal ve makamını korumak ve sürdürülebilir kılmak ilk amaç haline dönüşür.
Siyasetçinin geleceğini ve mutluluğunu baki kılmayı amaçlayan bir anlayış, yerel medyayı kendi amacına ulaşmak için kullanılması gereken araçlardan birisi olarak görmeye başlar. Yerel basın içinde kendi yandaşlarını oluşturur; kendinden yana ses çıkaracak kendi yerel basın organlarını oluşturur; kendinden olmayana baskı uygular; kendi basınını bulunabilen tüm imkânlarla destekler. Zaten geçim sıkıntıları çeken kimi yerel basın organları da çirkin siyasetçinin oluşturduğu bu “pastadan” pay alabilmek için “gönüllü yandaş” olmayı tercih eder. Sonuçta yerel basın, çıkarlarına uygun biçimde siyasi odaklar etrafında toplaşmaya başlar ki, bu durum, çoğu zaman bir siyasal odaklaşmadan daha çok bir çıkar toplulaşmasıdır.
Yerel Basın
Bir basın kuruluşu olmanın şartlarının başında bağımsız ve tarafsız olmak gelir. Çünkü vatandaşın talebi, yansız olarak verilmiş haber, yorum ve bilgi esaslıdır. Yerele geldiğimizde ise basın kuruluşunun tarafsızlığı ve bağımsızlığı, bir yaygın basın organınınkine oranla çok daha zordur. Bu zorluğun kökeninde yerel basın organının (örneğin yerel gazetenin) o yerleşimin diğer aktörleriyle birlikte aynı “ekonomi kazanında” pişiyor olmalarındandır. Reklam almayı bekleyen bir yerel basın organı, bağımsız ve tarafsız olarak çevresindeki bir kurum ya da kuruluşu karşısına almayı kolayca karşılayamaz. Bunu yapması durumunda bazı muslukların kapanacağı anlamına gelir.
Yerel basın kuruluşunun ekonomik kalıcılığı ve sürdürülebilirliği sorunu, devamlılığı olan bir sorundur. Bunu çözmenin yolu ise maliyetleri düşürmek olarak görülür ki, ilk indirime gidilecek olan konu, çalışan maliyetleridir: Daha ucuz insan gücü… İnsan kaynağında indirime giden yerel basının karşılaşacağı ilk tehdit kalitesizliktir. Düşük nitelikli insan kaynağı ise kalitesiz haber, yorum ve sağlıksız bilgi anlamına gelir.
İş bu kadarla kalmaz. Yerel basın organının çirkin siyasetin yarattığı ekonomik pastaya “yanaşması” gibi “yerelin gazetecileri” de siyasetin kendilerine uygun olanı ile saf tutmaya başlar. Bu, bir yanıyla siyasal diğer yönüyle ekonomik bir saflaşmadır. Bu hikâyenin sonu ise “yerel basının iç savaşlarına” bağlanıyor. Kurtuluş, yerel basının çirkin siyasetin üzerine koyduğu ekonomik, siyasal ve ideolojik hegemonyasından kurtulmasından geçiyor. Siyasetin (her ne olursa olsun) niteliği, yerel basının yandaşlığını ve bağımlılığını haklı göstermez.